Kesitlerdahilinde nazofarenks posterior duvarda 7mm ye ulasan kalinlik artisi dikkat cekmistir adenoid vejetasyon kizimin emar sonucunda bu yaziyor kizim 9 yasinda
Larenksinallerjik reaksiyonları akut (anafilaktik) ve kronik olmak üzere iki şekilde görülür. Akut tipteki anafilaktik reaksiyonlar akut anjionörotik ödem olarak bilinir. Larengospazm, bronkospazm veya sirkulatuvar kollaps yani şok tablosu ile ortaya çıkar. Kronik tip allerjik reaksiyonlarda larenks az etkilenir.
Nazofarenkste adenoid vejetasyon ve artan nodüller. Merhaba doktor bey, ben yaklaşık bir yıl önce boyun mr çekildim. Mr sonucunda nazofarenks posterior duvarda en kalın yerinde 8mm ölçülen adenoid vejetasyon ile uyumlu yumuşak doku ve sol suboksipital cilt altı yağlı doku içerinde 5 mm diffüz kontrast tutulumu gösteren nodüler lezyon izlendi yazıyordu gittiğim doktor
Çocuklardageniz eti (adenoid vejetasyon) ve yol açabileceği kulak problemleri hakkında genel bilgiler içerir. Özel Adana Metro Hastanesi KBB Kliniği ve Çuku
Adenoidve tonsil hipertrofilerinin tekrarlayan enfeksiyonlar dışında sinsi seyreden bir takım sonuçları da vardır. Adenoid hiperplazi burun solunumunu engeller. Hasta özellikle geceleri ve efor anında ağız solunumu yapar. İri tonsiller dili öne iterek hem ağız solunumunu rahatlatırlar hem de orafarenksdeki rahatsız edici kitle
kuair9.
annem 50 yaşında. 75 kilo. 2 yıldır bacakları çok ağrıyor çeşitli doktorlara gittik en son MR sonucuna göre ; -Parsiyel ACL reptürü, -Medial menisküs posterior hornda Grade 3 yırtık -Küçük hacimli baker kisti bu sonuçlar ne anlama geliyor? annem gerçekten ciddi acılar çekiyor sizce çözüm nedir hocam?
Salihli Özel Medigüneş Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Meriçeli, vatandaşları adenoviral konjonktivit salgınına karşı uyardı. “Son günlerde özellikle İç Ege Bölgesinde daha sık görmeye başladığımız, toplumda geniş salgınlara yol açarak iş gücü ve üretim kayıplarına neden olabilen bu sorunun gözlerde oluşturduğu kızarıklık, şişlik ve kaşıntı gibi rahatsızlıkların yanı sıra, uzun dönemde bağışıklık sistemi sekelleri nedeniyle görme kalitesinde kalıcı azalmaya yol açabilmektedir” dedi. “Önemli problemlere yol açıyor” Salgının gözlerdeki kızarmanın yanı sıra yol açtığı batma ve yaşarma gibi sorunlara değinen “Hastanın yaşam kalitesinin ciddi oranda düşmesine neden olan enfeksiyöz konjonktivitler, göz kliniklerine yapılan başvurular arasında ilk sıralarda yer alıyor. Gözün ön yüzeyi ile kapakların iç yüzeyini örten ve dışarıdan şeffaf olarak görülen zar yapısındaki dokunun iltihaplanması sonucu ortaya çıkan konjonktivitler, tedavi edilmediği taktirde aylarca sürebildiği gibi, gözde kalıcı astigmat gibi geri dönüşümsüz hasarlara neden olabiliyor. Viral konjonktivitin çok kolay bulaşabildiği gibi salgınlara yol açabilmektedir. Özellikle yüzme havuzlarından, ortak kullanılan makyaj malzemeleri, gözlük, havludan bulaşabilir. Enfeksiyonu olan kişilerin havuz kullanımının engellenmesi ve uyarılması önemlidir” “Bulaşma riski haftalarca sürüyor” Çocuklarda bakteriyel, yetişkinlerde ise viral konjonktivitlerin daha sık görüldüğünü dikkat çeken “Virüslere bağlı konjonktivitlerde enfeksiyon sebeplerinin başında ise adenovirüsler geliyor. Çevresel etkenlere dirençli olması açısından önem taşıyan adenovirüsler oda ısısında haftalarca kalabildiği için bulaşma riski de artıyor. Sıklıkla el ve göz teması ile solunum damlacıkları yoluyla bulaşan adenovirüsler, vücuda burun, boğaz veya göz yoluyla giriyor. Bulaşıcılık ateş ve faranjit gibi bulgular ortaya çıkmadan önce 2-12 gün süren kuluçka evresinde başlıyor ve sonrasında da 2-3 hafta devam edebiliyor. Aile içinde diğer bireylere bulaşma riski ise yüzde 10-50 arasında değişiyor. Bu nedenle hastanın çevresindekilerin de hijyen kurallarına çok dikkat etmeleri önem taşıyor” diye konuştu. “Tek taraflı başlayıp diğer göze geçiyor” Virüsün kendi içinde farklı alt tipleri bulunduğunu ve enfeksiyonun sebebi olan tipine göre hastalığın ciddiyetinin değişebileceğini ifade eden “Ateş, farenjit, rinit ve kulak önünde şişlikle birlikte başlayan konjonktivit, sıklıkla tek taraflı ortaya çıkıyor, 1-3 gün içerisinde diğer tarafa geçiyor. Adenovirüslere bağlı enfeksiyonların, enfeksiyöz evre ve bunu takip eden enflamatuar evre olmak üzere iki basamaklı olarak ilerliyor” dedi. Hastalığın yaklaşık ilk iki haftasını oluşturan enfeksiyöz evrede yaşanılanları şöyle anlatan “Hastalar şiddetli yabancı cisim hissinden şikayet ediyor. Bunu kapaklarda belirgin şişlik, gözlerde sulanma, kaşınma, ışık hassasiyeti, ağrı ve bulanık görme takip ediyor. Benzer bulgular 2-7 gün sonra diğer gözde kendini gösterebiliyor. Bazen göz içerisinde zar oluşumu da ortaya çıkabiliyor ve ilaç tedavisine rağmen şikayetler 10-15 gün boyunca tüm şiddetiyle devam edebiliyor. Enflamatuar evre ise enfeksiyondan 15-20 gün sonra başlıyor ve bu evrede gözün önünde saydam tabakasında lekelenmeler gelişiyor. Bazı hastalarda haftalar hatta yıllar boyunca devam edebilen bu lekelenmeler, saydam tabakanın yüzeyinde düzensizliğe ve ışık dağılmasına yol açarak görmede azalmaya neden olabiliyor.” “Tedavi boyunca hijyen kurallarına dikkat şart” Adenovirüslere bağlı konjonktivitin kesin bir tedavisi bulunmadığını ve belli bir seyir izleyen hastalığın üç hafta içerisinde kendiliğinden düzeldiğini belirten “Geleneksel olarak akut adenoviral enfeksiyonda elleri yıkamak,suni gözyaşları, gözde kızarıklık ve sulanma geçene kadar ev dezenfeksiyonu uygulamak yarar sağlıyor. Suni gözyaşları, soğuk uygulamalar hastanın şikayetlerinin azalmasına yardımcı olabiliyor. Aynı zamanda göz doktorunun önereceği ilaçların da düzenli olarak kullanılması gerekiyor. Hastalığın etkin bir tedavisi veya aşısı olmadığı için korunma yöntemlerinin büyük önem taşıyor. Kişilerin mümkün olduğunca çevrelerindekilerle mesafelerini korumaları, tokalaşma, sarılma, öpme gibi selamlaşma jestlerinden kaçınmaları, damlalarını koymadan ve koyduktan sonra sık sık ellerini yıkamaları, tek kullanımlık kağıt peçeteleri tercih etmelerinde yarar görülüyor” sözlerine yer verdi. Kaynak Sektör Gazetesi
Merhaba doktor bey, ben yaklaşık bir yıl önce boyun mr çekildim. Mr sonucunda nazofarenks posterior duvarda en kalın yerinde 8mm ölçülen adenoid vejetasyon ile uyumlu yumuşak doku ve sol suboksipital cilt altı yağlı doku içerinde 5 mm diffüz kontrast tutulumu gösteren nodüler lezyon izlendi yazıyordu gittiğim doktor önemli bir şey olmadığını söyledi. Ancak daha sonrasında boynumda daha fazla nodül hissedince 2 doktora daha gidip ikisinde de ultrason çekildim ultrasonda da nodüllerde artış vardı. Ancak her 2 doktorda genzimi kontrol edip önemli olmadığını söyledi. Sizce tekrar başka bir doktora görünmeli miyim? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim hocam.
öZET Çalışmamızda 1996 yılı Ekim-Aralık ayları arasında 50 adenoid hipertrofili olguda çıkarılan adenoid dokuları histopatolojik olarak incelendi. Bu 50 olgu 2 grupta incelendi. 1. gruptaki 25 olguda adenoid hipertrofiyle birlikte efüzyon otitis media' da vardı. 2. grupta ise yalnızca adenoid hipertrofi vardı. Aynı büyüklükte adenoid hipertrofili olmasına rağmen kulakları normal olan grupla, efüzyonlu otitis media bulunan grubun adenoid dokuları arasında histopatolojik olarak farklılıkların ortaya çıkarılması amaçlandı. 1. gruptaki olguların %....' ında germinal merkezlerde genişleme, %... " ında lenfoid fokkül artışı, %...' ında interselüler lökosit infiltrasyonu, %....' ında epitel erozyonu, %...' ında damarlaşma artışı bulundu. 2. grupta ise olguların %....' ında germinal merkezlerde genişleme, %...' ında lenfoid föküler artışı, %...'ında interselüler lökosit infiltrasyonu, %....'ında epitel erozyonu, % "ında ve artışı bulundu. Her iki grup arasında histopatolojik bulgular arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı p> Bu bulguların ışığında selüloid hipertrofiye efüzyonel otitis media ilişkisinin farklılık yönlerinin araştırılması gerektiği kanısına varıldı. SUMMARY We evaluated the adenoidal fissue histopathologically that was removed from 50 patients with adenoidal hypertrophy between October and December 1996. 50 patients were divided in to twp groups. 25 cases in the first group had adenoidal hyperrophy and otitis media with effusion and 25 cases in the second group had only adenoidal hypertrophy. We planned to find out the histopathological differences of the adenoidal tissue between the first and second groups. özet Yarısı seröz otitis medialı, yarısı normal olan 50 adet adenoid vejetasyonlu çocuk hasta, çalışmaya tabi tutul olarak, adenoid vejetasyon dokusunun histopatolojisi ve enfeksiyöz hastalıkları araştırıldı. Seröz otitis media oluşumunda adenoid kitlesinin rolü üzerinde tartışıldı. Sonuç olarak seröz otitis mediaların sadece adenoid vejetasyonlara bağlanamayacağı, diğer sebeplerin de araştırılması gerektiği görüldü. summary Fifty patients with adenoid vegetation, of which half of them have serous otitis media were included in this and microbiology of adenoid tissue samples was analyzed postoperatively. The role of adenoid vegetation in serous otitis media pathogenesis has been discussed. In conclusion adenoid vegetation is not only etiologic component in the pathogenesis of serous otitis media and other factors should be searched. gİrİş Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda adenoid vejetasyonlu hastalarda seröz otitis media araştırılmış ve bu çalışmalarda adenoid hipertrofi ve enfeksiyonlarının seröz otitis media gelişimindeki rolü çok defa tartışılmıştır. Bizim kliniğimizdeki bu çalışmada ise seröz otitis media gelişmiş ve gelişmemiş hastalardaki adenoid dokular incelemeye tabi tutulmuştur. Seröz otitis media gelişmiş çocuklardaki adenoid dokular ile seröz otitis media bulunmayan çocukların adenoid dokuları histolojik olarak karşılaştırılmıştır. materyal ve metodHastanemizin Kulak Burun Boğaz Kliniği'ne müracaat eden 50 adet adenoid vejetasyonlu çocuk hasta, çalışmaya tabi tutuldu. Bunların 25'inde seröz otitis media mevcut olup geriye kalan 25'inde mevcut adenoid doku materyalleri hastanemiz patoloji laboratuarında rutin parafin kesitlerinde hematoksilen eozin boyası ile boyanarak ışık mikroskopunda bulgularSeros otitis medialı hastaların adenoid dokularının histolojik tetkikinde yaygın olarak follikül hiperplazisi mevcuttu Resim1. Bunların beş tanesi haricinde diğerlerinde germinal merkez genişlemesi ile birlikte bariz follikül hiperplazisi follikül hiperplazisi bariz vakalarda kronik iltihap, iki tanesinde belirgin olmak üzere lenfoid doku içerisinde fibröz doku artımı genelde hafif seviyede ve düzensiz damarlanma artışı ile yüzey epiteli incelendiğinde çok katlı yassı epitel veya yüksek prizmatik transisyonel epitel dokusunda erezyonlar,epitel hücreleri arasında nötrofil lökositler veya lenfositler, bazen öncelikle çok katlı yassı epitel dokusunda intrasellüler ödeme rastlanmıştır.Tablo 1VAKA NOEPİTELEREZYONUEPİTEL HüCRELERİ ARASINDA LöKOSİTLERDAMARLAN- MAARTIMINOTROFİLLERGERMİNAL MERKEZ GENİŞLE MESİLENFOİD FOLLİKüL ARTIŞI1+++++-2++++++++3±+±++++4++±++++5++++++6-+-+-7 ++++++8++-++-9-++++-10++++++++11++++++12-++++13-++++14++-+++15+++++++16-+++++17-+++++18++-++++19+-++++20-++++21+-+-++22+++++++23+++++-24-++++-25+++++- .Tablo1Seröz otitli hastalarda belli başlı patolojik bulgular. Seröz otit olmayan çocuklardan alınan adenoid vejetasyon materyalinde yine germinal merkezlerde genişleme ile karakterli follikül hiperplazisi mevcuttu. Resim 2 Hemen hemen tüm vakalarda 20 sinde lenfoid doku içinde düzensiz şekilde yeni damar oluşumu, damar dolgunluğu, yüzey epitelinde erezyonlar ,epitel hücreleri arasında lenfosit ve polimorf nüveli lökositler seröz otitli gerekse normal vakalarda tonsil kriptalarında genişlemeler,bazen lenfoid doku içerisinde nötrofil lökositler abseleşme bulgusuna rastlanmadı.Tablo 2 VAKA NOLENFOİD FOLLİKüL ARTIŞIEPİTEL EREZYONUEPİTELHüC-RELERİARASINDA LöKOSİTDAMARLAN MA ARTIMIGERMİNAL MERKEZ GENİSLEMESİLENFOİD DOKUDA NöTROFİL1++ ++ 2-+++++++ 3+++++++4+++++++++++5+++++ ++ 6±+ +++7+++++++++8-± ++++ 9-+ ++++10+++++++ 11++ ++ +12++++ 13-+ ++++++14+++++++15+++ ++++16++++++++17++ +++ 18+++++++ 19++ ++ 20 ++++++21+++ ++++22+ ++++++23++++++ 24 + ++++++25+++++ + TABLO 2 Seröz otitli olmayan hastalarda belli başlı patolojik bulgular Tüm vakalarda lenfoid doku arkitektürünü matür lenfositler ve bazı vakalarda silinmekle beraber tamamen ortadan kalkmayan lenfoid folliküller oluşturmak malignite yönünden bir gelişme iki gurup histolojik yönden mukayese edildiğinde, seröz otitis media olanlarda adenoid vejetasyon histolojisinde diğerlerine göre spesifik bir bulguya Hipertrofik adenoidler östaki tüpü orifislerini tıkayarak,orta kulakta enfeksiyona sebep olabileceği gibi paranasal sinüs ventilasyonunu bozarak sinüs enfeksiyonuna yol dokusunun büyüklüğünün yol açtığı semptomlar hastanın yaşına ve nazofarenksin anatomik ölçülerine göre değişebilir. Seröz otitis media etyolojisine bakıldığında başlıca nedenler üst solunum yolu enfeksiyonları, akut ve kronik adenoidit,adenoid hipertrofisi,akut ve kronik sinüzit,nasal septumda posterior deviasyon,östaki tüpü stenozu,yarık damak ve diğer damak anomalileri,damak kaslarının paralizileri,nazofarenks tümörleri ve adenoid dokunun hipertrofisi ve iltihabi konjesyona bağlı büyümesi tuba ostiumlarını tıkayacak derecede olursa seröz otitis media oluşumuna neden östaki tıkanıklıkları ile orta kulakta effüzyonlu enfeksiyonlar oluşturulabilmiştir.1Adenoid dokusunun ileri derecede hipertrofik veya hiperplastik olmadığı bazı hallerde de yine adenoid dokunun kolayca enfekte olması ,komşu mukozaları da etkileyeceğinden ostium faringeum tubaların çevresinde de konjesyon ve ödem da anlaşılan adenoid dokunun enfeksiyonlarının da seröz otite yol bir çalışmada nazofarenks ve orta kulaktaki bakteriler arasında pozitif bir korelasyon tesbit edilmiştir.2,3 östaki tüpü ağzına doğru genişlemiş adenoidler tüp ağzını tıkayarak orta kulak aerasyonunu bozar,orta kulakta vakum oluşturur ve serum transudasyonuna yol açar.4 Tüm vejetasyonlar da seröz otit nedeni olmamaktadır. Yaptığımız bu çalışmada histolojik incelemede, seröz otiti olan ve olmayan vakalar arasında adenoid hiperplazisi Tablo 3 veya enfeksiyon bulguları Tablo 4 açısından Fischer's exact test ile anlamlı fark bulunamamıştır. Daha önce Ferwat isimli bir araştırmacının yaptığı bir çalışmada seröz otitli 39 hastanın adenoid dokuları ile 29 kişilik kontrol gurubunun adenoid dokuları karşılaştırılmış ,bu iki gurupta adenoid dokuların ağırlıkları arasında fark bulunamamıştır.7 Buna göre adenoid hiperplazisi ve enfeksiyonu bazı yardımcı etkenler olmadan tek başına tuba fonksiyonlarını zaman ilave etkenler adlı bir başka araştırmacı yaptığı çalışmada, yine seröz otitli olan ve olmayan çocukların adenoid dokularında hacimsel fark bulamamış ancak bunların postnazal hava yollarında yapısal fark bulmuştur.8 Bu arada genel bir görüş olarak adenoidektomi seröz otitis media tedavisinde önemli bir yer 40 otolaringolog arasında yapılan bir ankette adenoidektominin en önemli tedavi şekli olarak kullanıldığı ortaya çıkmıstır.9 Bundan başka seröz otitli çocuklardaki işitme azlığı üzerine yapılan bir çalışmada da adenoidektominin bu çocuklarda işitmeyi önemli ölçülerde düzelttiği görülmüştür.5 HİSTOPATOLOJİK BULGUSOM'LİNORMALp*Germinal merkez Lenfoid follikül 3 SOM lı ve SOM olmayan hastalarda hiperplazi bulguları* Fischer exact test HİSTOPATOLOJİK BULGUSOM'LİNORMALp*Epitel hücreleri arasında artımı17±2 4 SOM lı ve SOM olmayan hastalarda enfeksiyon bulguları* Fischer exact test sonuçSeröz otitis medialı çocuklarda adenoid doku hipertrofisi ve adenoid enfeksiyonu, orta kulak enfeksiyonunun nedeni olabileceği gibi buna ilave olan bazı etkenler olmadan tek başına adenoid doku orta kulak enfeksiyonu oluşturamayabilir. Referanslar 1Sade J,Carr Cd,Senturia ear effusions produced experimentally in and bacteriologic findings, l. Microbiology of acute otitis me NetherlandsKugler,1986175-93Bernstein,Dryja DM,Loos BG, fragment mappingof nontypableHaemophilus İnfluenzae a newtool to study this middle ear patho Neck Surg. 1989;100;200-64Politzer of the Brothers,19035Mav effect of adenoidectomy,tonsillectomy and grommets on otoscopic,impedance and audiometric findings in glue J, and secretory otitis NetherlandsKugler,1986 539-436Fiellau-Nikolajsen m,Felding JU,Fischer for eustachian tube dysfunctionLong term results from a randomized controlled DJ,Bluestone CD,Klein JO,Nelson JD, advances in otitis media with Decker,1984302-57Gervat structure and function of the nasopharyngeal lymphoid tissue with special reference to the etiology of secretory GA,Avery CA,Prihoda of adenoidectomy upon children with chronic otitis media with 1988;9858-639Hibbert J.1977 The current status of adenoidectomy a survey along oto 1Seröz otiti olan bir çocuktan alınan adenoid vejetasyonun histolojik görüntüsüOrtada genişlemiş follikül merkezi x10Resim 2Seröz otiti olmayan bir vakadan alınan mikrofotografide adenoid lenfoid dokusunda satıhta yer yer damar proliferasyonu ve epitel erezyonu görülmektedir. * Haseki Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği** Haseki Hastanesi Patoloji Kliniği
nazofarenks posterior duvarda adenoid vejetasyon