DAFS ÜZERİNDE MEYDANA GELEN TARİHSEL VE ALETSEL DÖNEM (M ? 5.5) DEPREM AKTİVİTESİ: Tarihsel Dönem Depremleri: 1544 Elbistan, 1568 Lazkiye, 21 Ocak 1626 Halep, 15 Nisan 1726, Harim, 25 Eylül 1738 Amik Gölü, 28 Mayıs / 2 Haziran 1789 Elazığ, 26 Nisan 1796 Latakya (Lazkiye), 3 Nisan 1872 Hatay, 1873 – 1874 – 1875 Elazığ, 1875 CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKOM’u ziyaret ederek, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan çalışmalar ve İstanbul’un depreme hazırlık durumu hakkında bilgi aldı. Deprembaşladığı zaman dairenin içerisinde nerede toplanacağız. Hepimiz şurada toplanacağız diyeceğiz. En iyi yer, hayat üçgeninin oluşabileceği oluşabileceği yerlerdir. Sağlam bir masa olsa, deprem sırasında çocuklar gelip masanın altına değil, önünde sağlam bir masa ise başınızı tutup cenin pozisyonu yapabilirsiniz. Gelen son dakika haberine göre; AFAD merkez üssü Balıkesir’in Gönen ilçesi olan 4,6 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiğini duyurdu. Deprem İstanbul da başta olmak üzere çevre illerde hissedildi. Balıkesir Valilisi Hasan Şıldak, depremin ardından yaptığı açıklamada il genelinde herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığını ve ekiplerin tarama çalışmalarını Kötühaberler üst üste gelir ya hani, işte öyle bir zamandayız. Geçen hafta saldırıda ölen askerler ve şimdi de Van’da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki korkunç deprem. Bu deprem, birçok kişinin canını aldı. Birçok hayatı altüst etti. rqTLc5q. Günaydın sevgili günlük, Yıllar sonra yine bir deprem örtkuekiyle sarsılmanın vermiş olduğu tedirginlikle güne merhaba. 1999 depremini yaşayan ve olanları gören birisi olaraktan, bir adım mesafe kat edemeyiş olmamıza mı yanayım, insanlarımızın hala aynı bilinçsizlikte olmasına mı yanayım, devletimizin ve belediyelerimizin sağolsunlar varolsunlar hiçbir hazırlık yapmamalarına mı yanayım, GSM operatörlerimizin altyapılarının aynı anda milyonlarca çağrıya hizmet verememesine mi yanayım, yanayım yanayım ateşlerde yanayım... Yani tipik bir klişe vardır, deprem öldürmez bina öldürür. E abisi güzel de, 20 yıldır binalara güvenmemizi sağlayacak bir sertifikalandırma sistemi var mı, yok, tüm binalar elden geçirilip kontrol edildi mi, yok, ne olacak böyle. Japonya'da depremi yaşamış birisi olarak söylemeliyim ki, olay binana güvenip bilinçli olmakta yatıyor. Bütün gece dolaştıktan sonra otele gelmiştik, sızdık resmen. Sabaha karşı, patpatpatpat sesler -pencerenin önündeki sürgü perdeler birbirine çarpıyor- ne oluyor acaba falan derken, aaa deprem oluyor. Hanım uyanmış, noluyor diyor. Dedim deprem oluyor. Sonra duruldu. Hemen bi anons geldi otelden, "sakin olun" minvalinde. Sonra yanlış hatırlamıyorsam sokakta da anons yapıldı, ne dediler anlamadık tabi, herhalde deprem oldu, sıkıntı yok falan demişlerdir, çünkü kimse sokaklara koşturmadı, kimsede bi panik havası yoktu, açtım camı baktım millet sakin sakin yürüyor yollarda, işine gidiyor falan sanırım. Neyse, konunun özüne gelecek olursak, deprem hakkında her konuşana inanıp strese girmeyin. Başka bir konu daha vardı, az önce aklımdaydı ama unuttum. Hah hatırladım. Ulen hani hayvanlar depremi hisseder ve huysuzlanırdı ya? Dün akşam 22 sularında 4 küsur şiddetinde deprem olmuş, yani ben hissetmedim ama vassap gruplarından okuduğum kadarıyla olmuş. E abisi hadi ben insanım hissetmedim, kedisin sen ya, kedisiniz olm siz, camış gibi uyumak nedir? Bi kalk bi miyav falan de ne bilim bi sinyal ver. Yok abi fosur fosur uyudu bizimkiler. Yani öyle kediler hisseder falan biraz şüpheliyim şu an. 20 sene önceyi tekrar yaşar gibiyim, her yerde deprem uzmanları, herkeste bir endişe, deprem çantaları, çadırlarda yatanlar, gece uyumayanla... İnsanlara bunları yaşatmanın vicdan azabını çekiyor mu yetkililer derseniz, orasını bilmem. Hadi Allah'a emanet ol günlük, depremden özellikle. İTÜ, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü MAREM Jeoloji-Sedimantoloji Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Sakınç, Marmara Bölgesi'nde büyük depremin olacağını belirterek "Ne zaman kırılacak, ne zaman depremin olacağı konusunda çeşitli söylentiler var. Bunlara bakmaksızın deprem olacak büyüklüğü ise, yaklaşık olarak 7,2 ile 7,4 civarında gerçekleşecek" dedi. "KIRILMAMIŞ 2 TANE ÖNEMLİ FAY HATTI VAR" Tekirdağ'ın Süleymanpaşa Belediyesi ana sponsorluğunda gerçekleştirilen 'Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi MAREM Marmara Environmental Monitoring Projesi'nde konuşan Prof. Dr. Mehmet Sakınç, Marmara Denizi'nde meydana gelecek depremi ele aldı. Sakınç, "Kırılmamış 2 tane Önemli fay hattı var. Bunlardan birisi Tekirdağ açıklarından geçen yani Tekirdağ çukurunda olan bir fay. Bir de Kumburgaz açıklarında ki yani İstanbul'a yakın ve Çınarcık tarafındaki dediğimiz fay tehlikeli bir durumda. Yani bu konuda konuşan birçok arkadaş birçok bilim adamı var" dedi."7,2 İLE 7,4 CİVARINDA GERÇEKLEŞECEK"Depremin tam olarak ne zaman olacağını bilinmediğini belirten Sakınç,"Ne zaman kırılacak, ne zaman depremin olacağı konusunda çeşitli söylentiler var. Bunlara bakmaksızın deprem olacak, büyüklüğü ise yaklaşık olarak 7,2 ile 7,4 civarında gerçekleşecek. İstanbul büyük bir zarar görecektir. Dolayısıyla bu tetikleme söz konusu ki o zaman Tekirdağ ve civarı Tekirdağ şehri Şarköy, Mürefte, Gaziköy Gelibolu sahilleri Çanakkale, bunlardan zarar görecek önemli yerleşim alanları içinde bulunmaktadır. Depremi ne zaman olacak konusu önemli değil, depremden korumanın ve ya depremi en iyi şekilde atlatabilme önemli. Olayların başında halkın bilinçlenmesidir ve aynı zamanda yapılan binalardır. Zaten hani klasik bir laf vardır 'deprem öldürmez bina öldürür' diye depremin ne zaman olacağı konusunda belli değil. Yani uykuda da olur sabahleyin olur şu anda da olabilir veya otobüste olabilirsiniz. Halkın günlük yaşamına bakması ama özellikle yerel yönetimlerin bu bina yapımlarında kontrollerinin son derece dikkatli davranması gerekiyor" açıklamasını yaptı. "CİNAYETTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR"Sahil dolgu alanları hakkında da konuşan Sakınç, olası bir depremde sahil dolgu alanlarının yok olacağını vurgulayarak, "Son olarak da şunu söylemek istiyorum, şimdi Türk halkına baktığımız zaman kuralcılık ve kültür seviyesi düşük bir toplumuz. Böyle şeyler de özellikle de doğa olaylarında ne bileyim bir heyelanda veya bir depremde veya bir sel de daha başka türlü de olabilir bunların halkın bilinçlenmesi için yapılan araştırmaların bir popüler bilim şeklinde halka iletilmesi lazım ki, halk bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor. Cinayetten başka bir şey değildir. Böyle bir coğrafyada. Çünkü dolgu alanlarına depremi dik duracağız şey o dolgu alanlarıdır üstüne de hiçbir şey bulunmaz sıvılaşma nedeniyle özellikle üstünde ne varsa hepsi aşağı iner" diye konuştu. "ÖNLEM ALMAMIZ LAZIM"Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat ise, "Bundan aşağı yukarı 5 seneye yakın bir süre önce bu şehrin emanetine talip olduğumda, ben de seçim vaatleri başına insanın en temel hakkı yaşamı koydum. Onun için bu deprem konusunda adım atmamız lazım 1. maddeye koydum. Şimdi şöyle bir sıkıntı var, doğru bir deprem olacak 250 yılda bir tekrarlanan, bilim adamları tarafından ifade ediliyor. Bunu bilmemiz mümkün değil, ama bu depreme karşı önlem almamız lazım. Bunun temeli yapılan binaların doğru yapılmasıdır. Depreme karşı alınabilecek küçük önlemlerle insan yaşamını nasıl kurtarabileceğimizi çocuklarımıza, insanlarımıza öğretmenimiz gerekiyor" dedi. "BİR ÇOK PROFESÖR TOPLANTIYA KATILDI"Gerçekleşen toplantıya, Tekirdağ Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat Sevinç-Erdal İnönü Vakfı Başkanı Sevinç İnönü, Sevinç-Erdal İnönü Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Güneş Gürseler, Sevinç-Erdal İnönü Vakfı MAREM Proje Lideri Hidrobiyolog M. Levent Artüz, Sevinç-Erdal İnönü Vakfı MAREM Proje Koordinatörü O. Bülent Artüz, İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü MAREM Jeoloji Sedimantolojisi Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Sakınç, Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü MAREM Kimya Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Bahattin Yalçın Haber Ajansı / Güncel Süleymanpaşa Tekirdağ Marmara Deprem Güncel Haberler Adı üstünde deprem. Hem de şiddetinde. 4 kişinin bu şehirde canını aldı. Bir baba hem eşini hem de kızını kaybetti. O babanın yerine koyun kendinizi. Hani adına empati diyorlar ya. Nasıl gözüne uyku girsin o babanın. İçi yanıyor içi. Acısı çok büyük. Ben depremin asıl yaşandığı Doğanyol’dan, Pütürge’den, Kale’den sesleniyorum. “Anne ben gece çadırda uyuyamıyorum. N’olur evimize gidelim” diyen 3 yaşındaki Ayşe gözümün önünde. “Baba annem neden ağlıyor. Soruyorum cevap vermiyor. Çok üzgün.” diyen Ali gözümün önünde. “Amca babamı özledim. O bakışlarını…” diyen Yusuf gözümün önünde. Dağlarında kar gördüğüm bu 3 ilçemiz ve ölüm. Bana rahmetli Muhsin ReisiMuhsin Yazıcıoğlu gözümün önüne getirdi. Ölüm.. Ne kadar malın, mülkün, arazin, paran pulun, arabaların olsa ne yazar. Gördük o zenginleri. Bu şehrin mahallelerinde. 400-500 bin liraya satılan gördük o zengin semtlerdeki binaları. Gördük beceriksiz siyasileri! Gördük beceriksiz belediyeleri! Bana göre yerel yönetimler sınıfta kaldı! Kimse bana anlatmasın şunu, bunu yaptık diye. Allah göz vermiş görüyoruz. Ya gidin bir çadırda o depremzede Ahmet amcayla birlikte bir tas çorba için. O soğuklar ciğerlerinize kadar işlesin. Üşüsün elleriniz. Ama nerde. Biz kime laf anlatıyoruz ki. Yazıklar olsun 1 liralık şişe suyu 2 liraya satanlara. Yazıklar olsun 750 liralık kiralık bir daireye 1500 lira diyenlere. Soruyorum hani nerde denetim? Hani nerde o depreme dayanıklı diye sattığınız daireler? Esnaf perişan. Halk perişan. Çocuklar korkuyor. Bebeler ağlıyor. Paranoyak olduk. Komşudaki deprem 4 bin 500 konutta ağır hasar getirdi. Düşünün birde bu deprem bizde olsaydı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun şu sözleriyle bu haftaki yazıma nokta koyuyorum “Bir saniyesine bile hakim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur.” Hoş ne vatandaş ne de devlet deprem gerçeğini ajandasından çıkarmış değildi. Sadece “en öncelikli” konular arasında değildi o kadar. Ne var ki Elazığ’ı vuran 6,8 büyüklüğündeki bu deprem yeniden herkesi bir kez daha “hiza”ya çekti! İyi de oldu hani İyi de oldu dediğim elbette ki Elazığ ve Malatya’da hayatlarını kaybeden 41 vatandaşımız ve onların yakınları için değil. Dile kolay 41 insanımız bu felaketin kurbanı oldu. Bereket versin ki, önceki depremlere göre can kaybımız daha fazla olmadı; bu da belki artı hanemize ekleyeceğimiz bir puan oldu. İyi oldu dediğimiz, bu depremin ardından hemen her şehrin kendi çürük konut envanterini çıkarması oldu. Tabii ki tüm meselenin başı İstanbul’du. Uzmanlar günlerdir olası bir depremde İstanbul’da kaç bin yapının yıkılacağını, en çarpıcısı da kaç bin kişinin öleceğini anlatıp duruyorlar. Canımızı sıkan moralimizi bozan şeyler söylüyorlar; ama hepsi de doğru Elazığ depremi ile birlikte artık yalnızca İstanbul değil, ister birinci derecede deprem kuşağı üzerinde olsun, isterse deprem riski en zayıf yerler olsun, hemen her şehir kendi tomografisini çekmeye başladı. Bu çerçevede elbette Erzurum da kendini çek etme ihtiyacı duyuyor. Erzurum, birinci derece olmasa bile deprem fay hatlarının geçtiği coğrafyada kurulu bir şehir Son yüz yılda bu şehir, irili ufaklı onlarca depremle sallandı, bazı depremlerde de ağır bedeller ödedi. Misal; 1859 –ki bu 6,1 büyüklüğündeki depremde 15 binden fazla insan ölmüş-1906 ve 1983'de 6,9 büyüklüğündeydi ve bin beş yüzden fazla insanımız öldü. Soru şu Allah korusun, diyelim ki Elazığ’da olduğu gibi 6,8 büyüklüğünde bir deprem Erzurum’da olsa, yıkımın boyutu ne olur? İşin doğrusu elimizde bilimsel bir veri yok; dolayısıyla bu soruya iki kere iki dört eder türünden bir cevap vermek imkânsız. Çünkü şehrin yapı stoku hakkında sağlıklı bilgiye sahip değiliz. Fakat buna rağmen elimizde şöyle bir done var Erzurum’da 20 binden fazla eski yapı geçtiğimiz son on yıl içinde söküldü, temizlendi. Bu 20 bin yapı neredeydi, diye soracak olanlar olursa; onlara, eski mahallelere bakmalarını tavsiye ediyoruz. Misal Narmanlı nerede, Hacıcuma nerede, Yoncalık nerede, Üç Kümbetler nerede, Şehitler nerede, Gaziler nerede, Dağmahallesi nerede, Hasanibasri nerede, Çırçır nerede, Yiyenağa nerede, Gülahmet nerede ,Cedit nerede, Kale’nin önü ve arkası nerede? Şehir merkezindeki eski yapıların yüzde yüzü değil elbette, ama en az yüzde 70’i temizlendi. Yeni binalar ise, önemli oranda sağlam yapılardır. Erzurum’da albenisi yüksek, gösterişli yapılar inşa edemiyoruz, fakat yapılanları da sağlam yaptığımız muhakkak Dolayısıyla büyük ölçekli bir depremde şehir merkezinde çok büyük bir yıkımın olacağını düşünmüyorum. Lakin ilçe ve köylerimiz için aynı tespitte bulunmak çok zor Ne yazık ki Erzurum’un binin üzerindeki köyünde yapı tipi çok da sağlıklı değil. Bunu biz değil, uzmanlar söylüyor. Zaman zaman sancılı da olsa, hatta ağır aksak ilerliyor olsa da kentsel dönüşüm bu şehir için hayati öneme haiz bir gerçektir. Bu sebeple başta belediyeler olmak üzere, ilgili tüm kurumlar Erzurum’daki kentsel dönüşümü hızla tamamlamak için elini çabuk tutması gerekiyor. Değil mi ki kimsenin depremle bir pazarlığı ya da anlaşması yok. Dün Elazığ ve Malatya yarın da belki Erzurum Elimizde bir “teminat” yok yani Haberler > Deprem Hakkında Hepimizin Doğru Sandığı Ama Hayatımıza Mal Olabilecek 12 Yanlış Bilgi - 1613 İzmir'de yaşanan deprem sonrasında hepimiz depremin ne kadar yıkıcı sonuçlar doğurduğunu fark ettik. Deprem anında ve sonrasında yapacağımız minik bir hata ve bilgisizlik de canımıza ya da başkalarının canına mal olabilir. Bu yüzden halk arasında çok bilinen, doğru sandığımız ama kesinlikle yanlış olan şeylere bir bakalım! 1. Deprem anında dışarı çıkın, koşarak uzaklaşın. Kesinlikle hayır, deprem anında bir yere sığınmak ve kendinizi güvence altına almak için 20 saniyeniz bulunuyor. Elbette giriş katında oturuyorsanız hemen çıkabilirsiniz ama deprem sırasında merdivenlerde olmak çok tehlikelidir. Bu yüzden eğer üst katlarda oturuyorsanız yaşam üçgeni oluşturabileceğiniz bir nesnenin yanına sığınmanız gerekmektedir. 2. Merdiven altında durmak hayatınızı kurtarır. Merdiven altında durduğunuzda bir yaşam üçgeni oluşturabileceğiniz fikri tamamen yanlıştır. Hatta merdiven altında durmak çok tehlikelidir. Binada en kolay yıkılabilen şeylerden biri de merdivenlerdir. Bu yüzden deprem sırasında merdivenlerden kesinlikle uzak durulmalıdır. 3. Deprem sırasında ve sonrasında merdivenler, asansörler güvenlidir. Bu kesinlikle büyük bir yanlış. Deprem sırasında başta asansör olmak üzere merdivenleri de kullanmamak gerekir. Binanın temelinden ayrı olarak yapılan asansör ve merdivenler en çok sallanan ve en güvensiz yerlerdir. Bu yerlerin çökme ihtimali daha yüksektir. Deprem sırasında merdivenlerden uzak durmalı ve asansörü hiçbir şekilde kullanmamalısınız. 4. Depremde kapı yanında veya kapı kirişi altında durulmalıdır, enkaz altında kalınması durumunda kapı sizi korur. Kesinlikle hayır! Kapı ve kapı yanları sağlam değildir, olası bir yıkılmada kapının sizi koruması ve size yaşam alanı oluşturması çok düşük bir ihtimaldir. Baskıya dayanıksız olan kapı ve kapı bölgelerinden uzak durmanız ve daha sağlam yapıların yanında yaşam üçgeninizi oluşturabilirsiniz. 5. Depreme yatarken yakalanırsanız hiçbir şekilde kımıldamayın. Kesinlikle hayır, yatağın üzerinde kımıldamadan durursanız binanın çökmesi durumunda ezilirsiniz. Bu yüzden deprem olmaya başladığında yatağın yanına güvenli bir yere gidip cenin pozisyonuna girin. Olası bir çökme ya da bir şeyin devrilmesi durumunda ihtiyacınız olan yaşam boşluğuna yatağınız yardım edebilir. 6. Deprem anında masa, yatak gibi eşyaların altına girilmeli. Hayır, yaşam üçgeni oluşturmak için bir nesnenin altına girmeniz daha tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Sandalye, masa, yatak gibi nesneler üzerine ağır bir şeyin düşmesi ile kırılabilir, dayanıklı değillerdir. O yüzden sağlamlığına güvendiğiniz masa, dolap, kanepe gibi düşmeyecek nesnelerin yanına güvenli bir şekilde çökmeniz gerekmektedir. 7. Yıldızların kolayca göründüğü açık havalar ya da kuru sıcaklar depremin habercisidir. Hayır, herhangi bir hava durumu depremi haber vermez. Deprem aşırı sıcak ya da kuru havalarda olmaz, açık bir havada meydana gelmez. Deprem tamamen yer kabuğu ile alakalıdır. 8. Depreme arabada yakalanırsanız arabanın içinde kalın. Şu ana kadar yaşanan depremler bunun tamamen yanlış olduğunu gösterdi. Deprem anında arabaların üzerine binalardan ya da köprülerden, yollardan parçalar düşerse araba direkt olarak ezilir ve arabanın içindeki kişi için herhangi bir yaşam alanı kalmaz. Bu yüzden deprem olduğunu hissettiğiniz an eğer durabiliyorsanız, bir yerde durup hemen arabadan çıkıp arabanın yan tarafından cenin pozisyonu alın. Üzerine bir şey düşmesi durumunda kendi yaşam alanınızı oluşturabilirsiniz. 9. Deprem sırasında balkona çıkın. Kesinlikle hayır, depremde en riskli yerlerden birisi de balkondur. Direkt olarak çökebilecek ya da enkaz altında kalabilecek yerlerden biri olan balkonlardan kesinlikle uzak durmalısınız. Yıkılmayacak sağlam bir nesnenin yanında durun. 10. Binanın iç cephesinden uzak durun. Hayır, hatta AFAD'ın binanın iç cephesi dışına göre çok daha güvenlidir. Binaların iç duvarlarına yakın yerlerde durursanız kurtulma ihtimaliniz artmaktadır. Binanın yana doğru yıkılması durumunda dış cepheler tehlikeli olabilmektedir. 11. Küçük ve çok sayıdaki depremler enerjiyi azaltır. Hayır, deprem yer kabuğundaki enerjinin bir anda açığa çıkması ile oluşur. Bu enerji başka depremler ile boşalmaz. Bu yüzden artçı depremlerden sonra yine büyük bir deprem olabilir, kapalı alanlara girilmemelidir. 12. Tuğla ve beton bloklar daha güvenlidir. Hayır hatta beton ve taş bloklar ahşap gibi diğer yapılardan doğal olarak daha ağırdır ve ezme kuvveti daha fazladır. Burada önemli olan kullanılan malzemenin cinsi değil, yerin yapısı ve kullanılan malzemenin kalitesi ile esnekliği ahşap evler daha esnek olduğu için daha güvenlidir, olası bir çökme anında daha geniş yaşam boşlukları oluşturur. Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

hani bir deprem olur ya