Herhangibir boşluk da diyebiliriz. Ama konumuz Arsa Kültürü. Hepsini kapsayan, önemli bir konu. Oktay Akbal'ın 1946'da "Önce Ekmekler Bozuldu" adlıyla yayınlanan ilk öykü kitabındaki bir bölümde, yine bu konuyla ilgili bir kısım dikkatimi çekti. Kitapta yer alan "Semt" adlı ikinci öyküsünde şöyle bir ifade vardır: KatKarşılığı İnşaat Sözleşmesinin meydana gelebilmesi için gerekli bazı şartlar vardır. Bunlar: 1.) Arsa sahibi ile müteahhit arasında geçerli olarak bir anlaşma yapılması, 2.) Müteahhidin arsa sahibine ait taşınmaz üzerine inşaat yapma ve inşaatı teslim etme sorumluluğunu alması, 3.) Arsa sahibinin taşınmaz C Half-life serisi Tam çözüm. Half-Life 2 Episode Two. 1-TO WHITE FOREST. Katedrale uzaktan bir bakış atıyoruz. Enerji fırtınası ve köprünün iyice yıkılmasından sonra açtığımız vagonun karşısındaki yönden ilerliyoruz. Önümüzü açıp ilerdeki delikten aşağı atlıyoruz. İstersek buradaki kırmızı renkli tüpleri Gidindünyada adınızı bırakacak iki bok yiyin sevişmek için hak arayacağınıza da en azından artık kadınlar gerizekalı diyemesinler. 3 alfabe biliyorum ve bunlardan hiç biri katakana ya da adını unuttuğum diğeri değil. Oysaki bildiğim iki alfabenin de dilleriyle alakalı toplam 3-5 kelime biliyorumdur. Gerçekten ilginç. ÜçgenAsansör | Ortahisar Trabzon | Ücretsiz Firma Rehberi Ara moQBRbp. Skip to content KURUMSALENGELLİ ASANSÖRLERİKapalı Tip Engelli AsansörüAçık Tip Engelli AsansörüYatay Tip Merdiven AsansörüYÜK ASANSÖRLERİEV ASANSÖRLERİPLATFORM LİFTİLETİŞİM Asansörle İlgili Yanlış Bilinenler ve Doğruları Asansörle İlgili Yanlış Bilinenler ve Doğruları YANLIŞ; Asansörler tek halat ile çalışır, halat koparsa kabin düşer. DOĞRU BİLGİ; Asansörlerin taşıyıcı halatlarının çapı en az 8mm ve yine en az iki halat ile bağlanmış olup, tek halat bile tüm kabini taşıyabilir. Halatların kopması durumunda kabinin üzerinde bulunan hız tertibatı ile donatılmış fren sistemi kabinin düşmesini engeller. YANLIŞ; Asansör kat arasında kalırsa hava gelmez ve belli bir süre sonra kabin havası kalır. DOĞRU BİLGİ; Asansör boşluğu, yapıların en iyi hava alan kısımlarından biridir. Kabin içerisinde yeterince havalandırma deliği bulunduğu için havasız kalmak imkânsızdır. Havasız kalırım korkusu ile panik yapılmamalıdır. Dışarıya çıkmak için çaba ve güç gösterilmemelidir. YANLIŞ; Basılan düğmelere değil kendi isteğine hareket eden asansörler vardır. Bu yüzden istenmeyen katlarda inmek zorunda kalınabilir. DOĞRU BİLGİ; Asansörler, kabin içerisinde bulunan çağrı butonları ve koridorlarda bulunan çağrı butonları ile hareket eder. Aşağı doğru inmekte olan bir asansöre binip, yukarı butonuna basarsanız, daha önce verilen çağrıya uygun hareket edecektir. Asansörün gideceği yönü çağrı butonuna basılma sırası belirler. Göstergeler ve hareket okları bu yanlışlığı gidermek için konumlanmıştır. YANLIŞ; Kat arasında kalan asansör düşer, bu nedenle derhal çıkmaya çalışılmalıdır. DOĞRU BİLGİ; Kat arasında kalan asansör her zaman düşecek diye bir kaide yoktur. Kişilerin kendileri çıkmaya çalışmak yerine panik olmadan İMDAT’ butonuna basıp yetkililerin kendilerini çıkarmasını beklemelidir. Aksi takdirde can ve mal kaybı yaşanabilir. Asansörler doğru kullanıldığında güvenli cihazlardır. Doğru kullanılmadığı takdirde güvenilir halden çıkar. Kurtarma işlemi uzmanlar tarafından yapılmalıdır. Bilinçli iseniz bile uzmanları beklemenizi tavsiye ederiz. YANLIŞ; Çağırma butonuna peş peşe basmak asansörün daha hızlı gelmesini sağlar. DOĞRU BİLGİ; Çağrı butonuna bir kere basmak yeterlidir. Çünkü peş peşe basmanın asansörü hızlanmadığını üzülerek söylüyoruz. YANLIŞ; Asansör aşağı inerken zorlanmaz, bu nedenle daha fazla yükle binebiliriz. DOĞRU BİLGİ; Asansörler dengeleme sistemi ile çalışır. Fazla yüklenen her yük aşağı yönde olan dengeleme sistemini geçersiz kılar ve asansörün arıza yapmasına yol açar. Her asansörün yük kaldırma kapasitesi aynı değildir. Bu bilgi asansör kabinin içerisinde de yazmaktadır, kapasitesinden fazla yükleme yapılmamalıdır. Telaş içinde oradan oraya hareket halindeyken kullanıyoruz bu vasıtaları her gün. İşyerimizde, toplantıya yetişirken ya da başka bir bölüme evrak teslim ederken yahut bir pazar sabahı, alelacele gazete ve taze ekmek almak üzere, evden karşı büfeye gidiş gelişlerimizde veya ne bileyim son nesil bir alışveriş merkezinin katları arasındaki gezintimiz esnasında... Bozulmadıkları müddetçe, onların o karanlık kuyu içindeki varlıklarının pek de farkında değiliz. Bütün gün bir aşağı, bir yukarı durmaksızın vazifelerini yapıyor olmalarına rağmen; sadece görevlerini aksattıkları zaman aklımıza geliyorlar. İşte bu noktada, ben devreye giriyorum ve hak ettikleri ilgiyi gösteriyorum bu sayfa aracılığıyla, umursamadığımız dikey taşıma araçlarına Sevgili asansörlerimize... İstiyorum ki, sizler de sevin onları ve umursayın. İstiyorum ki, onların hayatını; canınızı fazla sıkmadan aktarabileyim; ilginç taraflarını, bilinmeyen yönlerini eğlenceli hikayeler içinde sunayım. Bunun için, çeşitli vesilelerle tanışma şerefine ulaştığım bir kaç "özel" asansörden bahsedeceğim. Bu fotoğraflarını görünce; hikayelerini dinledikçe ve haklarında küçük bilgiler edindikçe, asansörlere duyduğum saygıyı umarım siz de hoş göreceksiniz. Önce kısa bir tarihçeyle başlayalım. Dünya'da ilk asansör prensibini, MÖ287-212 arasında yaşayan Archimedes'in icat ettiği sanılıyor. Çok eski çağlardan, Orta Çağ'a, 13. yüzyılın başlarına kadar kaldırma araçlarının arkasındaki güç, insan ve hayvanlardı. Asansörü ilk kullanan kişi ise MÖ68-37 arasında yaşamış olan Roma İmparatoru Neron! O dönemde, bodrumdaki hayvan kafeslerinden arenaya, vahşi hayvanlar; kayalar içine oyulmuş asansör kuyularından çıkarılıyordu. Muhtemelen karşı ağırlık olarak kullanılan kaplar su ile doldurularak kabinin hareketi sağlıyordu. Eski Roma İmparatorluğu saraylarında, katlar arasında inip çıkan dolapların bulunduğunu yazıtlardan öğreniyoruz. Romalı Mimar Vitarus MS26 yılında yazmış olduğu eserde, Roma'da MÖ236'da dahi yük kaldırmak ve indirmek için bir takım araçların varlığından söz etmiştir. İlkel birer asansör olan bu dolaplarda, karşı ağırlık olarak, genellikle bir sehpaya bindirilen köleler hareketi sağlıyorlardı. Orta Çağ dönemlerinde buna benzer şekilde, manastırların duvarlarında, dışarıdan faaliyet gösteren asansörler olduğu bilinmektedir. Bu tür asansörlerin, daha çok savunma ve korunma amaçlı yapıldığı; düşmanların gece baskınları yaparak içeriye girmesinin önlenmesi hedeflendiği düşünülmektedir. 17. yüzyılın başlarında Velayer adındaki bir Fransız mimar bu ilkel aleti biraz daha geliştirerek, karşı ağırlık ile daha iyi dengede çalışmasını sağladı. Bu alet elle çevrilerek hareket ettiriliyordu ve adına uçan sandalye denilmekteydi. 15 yıl sonra Amerikalı mimar Henry Waterman daha büyük bir dolap yaptı ve iki katlı bir binada kullandı. Bu aleti basınçlı hava ile çalıştırarak, insan gücüne ihtiyaç kalmadığını gösterdi. Yeni Çağda ise 1830'larda İngiltere'de hidrolik tahrikli asansörler, fabrikalarda kullanılmaya başlanmıştı. Kullanılan tip, fabrikalardaki mevcut ortak tahrik milinden, kayış ile alınan hareketle çalışmaktaydı. 1854 yılında Elisha Graves Otis tarafından insan taşıma maksatlı ilk asansör imal edildi. 1853'te Amerika'da buhar gücü ile çalışan yük asansörleri boy göstermeye başlamıştı. 1867 yılında Edoux adında Fransız mühendis, uluslararası Paris sergisi münasebetiyle; yeni bir kaldırma makinesi yaptı ve adını "Assenseur" koydu. Taşıyıcı sistem, ziyarete gelen misafirleri en yüksek noktaya kadar çıkartıp indiriyordu. 1878 yılında, yine Paris sergisinde Edoux, Asansörü metreye yüksekliğe çıkartmayı başardı. 1880 yılında, bu kez Alman fizikçi Erner Van Siemens, yeni bir buluş ortaya çıkardı. Mannheim sergisinde, elektrikten faydalanarak çalışan asansörü sergiledi. 1889 yılında Paris'te açılan bir sergide; ünlü Fransız Mühendis Eiffel, adını ölümsüzleştirdiği bir de asansör kurdu ve insanların zahmetsiz bu kuleye çıkararak Paris’i seyretmelerini sağladı. Sonraları 19. yüzyılın başlarında, uluslararası dev firmalar kurulmuş ve gerçekleşen teknolojik devrimler sayesinde, asansörler büyük bir hızla gelişmiştir. En önemli gelişme olarak makina odası ihtiyacı kalkmış; bu sayede, "in-line" motorlarla 1000 metre mesafelere çıkabilen; 25-40 kişi taşıyabilen; metre/saniye hızlara ulaşabilen; yolcu durumuna göre, gidiş-geliş trafiği bina içindeki diğer asansörlerle merkezi olarak yönetilebilen; gelişmiş emniyet tertibatlı, çeşitli akıllı asansörlerin imal edilebilmesi mümkün olmuştur. Ülkemizde asansörün görülmesi 1900'lerin başına uzanıyor. İlk asansörlerin, inşaatı 1903'te biten Beykoz'daki Hidiv Kasrı'ndaki dört asansör olduğu sanılıyor. İstanbul Haliç'in o zamanlar temiz sularına bakan ve Orient Express yolcularını ağırlamak üzere 1892 yılında Fransız Mimar Alxander Valley tarafından inşa edilmiş olan Pera Palas Oteli’nde, Schindler marka eski bir asansör bulunuyor. Beyoğlu'nda elektrik kullanılan ilk bina olan Pera Palas Oteli’nin en güzel köşelerinden birini oluşturan asırlık asansör, adeta Pera Palas'la bütünleşmiş; yenilerine taş çıkarırcasına, günümüze kadar güzelliğini ve ihtişamını koruyarak gelmiştir. 5 kişi 400 kg ağırlık taşıyabilen asansörün, ayda bir bakımı ve yılda bir kez de muayenesi yapılmaktadır. Bir Liftboy'un idare ettiği asansörde, şimdiye dek önemli bir kazanın meydana gelmemesi yüzyıllık asansörün gurur kaynağı olmuştur. Türkiye'de, daha sonra da tek tük imalatlar yapılmış; ancak gerçek anlamda imalatın başlaması 1960'lara rastlamıştır. 1907 yılında, bir Musevi vatandaşımız, Nesim Levi Bayrakoğlu tarafından; ülkemizin ve Ege bölgemizin incisi İzmir’de, Karataş semtinde bir asansör kurulmuştur. Mithatpaşa'dan, Halil Rıfat Paşa Caddesi'ne çıkmak için 155 basamak merdiveni tırmanmak zorunda kalan halka kolaylık olması amacıyla; özellikle yaşlı ve engellilerin kullanımı gayesiyle yapılan bu çift asansörden biri, önceleri su buharı ile çalışıyordu. 1985'ten bu yana her iki asansör de elektrikle çalışıyor. 60 metre yükseklikte olan bu asansör kulesinde 55 metre seyir mesafeli iki asansör bulunuyor. Yakın bir döneme kadar bozuk olan asansörler, 1995 yılında İzmir Belediyesi tarafından restore edilerek, tarihi asansör çevresi ve asansöre çıkan Dario Moreno Sokağı, eğlence, kültür ve dinlence mekanı olarak düzenlenmiştir. Eski İzmir'de Asansör Çıkmazı sokağının iki yanında meşhur sakız evleri yer almaktadır. Asansörün üst katında dinlenme ve İzmir körfezinin eşsiz manzarasını seyretme olanağı sağlayan bir kafe ve lokanta bulunuyor. Bir diğer önemli sistem de; Norveç'in, Oslo'dan sonra ikinci büyük şehri olan ki bence böylesine güzel bir kentin, Oslo ile kıyaslanması bile hakarettir Bergen'de bulunuyor. Bergen'de, ucuz konaklama yeri arıyorsanız ve odanızı birkaç kişi ile paylaşmak sizi rahatsız etmeyecek ise, harika bir tavsiyem var "Marken Gjestehus". Marken Konukevi tüm yıl boyunca açık ve her türlü modern tesis mevcut. Odanıza merdivenden çıkmanız mümkün. Ancak, bir asansör de yok değil. Asansör, 1934 model bir "Wisbech"! Akordeon kapısını tam olarak kapatamazsanız asansör çalışmıyor. Zaten kapının yayı, bu işi sizin için gayet güzel yapıyor. Hatta dışarı çıkabilmek için, yayın kuvvetini yenmek üzere, ilave bir güç sarf etmeniz gerek. Eliniz kolunuz çantalarla dolu ise; ancak, önünde ayağınızı takoz olarak kullanmak suretiyle kapıyı açık tutabilirsiniz. Asansöre girer girmez, eski teknelere benzer ahşap kokusu karşılıyor sizi. Daha sonra, kabinin çeperleri boyunca deri döşemeli kanepe dikkatinizi çekiyor. 30'lu yılların deri kaplamalı ahşap amber kokusunu, bir kat boyunca bile olsa içinize çekmek; bütün hava alanı, koşuşturma, bürokrasi yükünü ve gerginliği içinizden siliveriyor. Buharla çalışan tahrik mekanizması, sizi sessiz ve sarsıntısız şekilde resepsiyon katına kısa sürede ulaştırıyor. Bu ilerlemeyi, analog ibreli kat göstergesinden rahatlıkla izliyorsunuz. Bu Wisbech'e veda edip sıradanlaşmış teknolojiye dönmek gerçekten zor. Wisbech firması, Norveç'te 1891 yılından beri üretim yapan en eski asansör firmalarından birisi. 1897'lere kadar Oslo'daki asansörlerin neredeyse tamamı, hidrolik idi. 1897'den sonra asansörler elektrik motorlu imal edilmeye başlandı. Wisbech, 1973'te Kone Cranes tarafından satın alındı. Bergen, Norveç'in Batısındaki Fiyordların merkezi. Bu sebeple, turistlerin gezilerini başlattıkları veya bitirdikleri bir üs niteliği taşıyor. Fiyordların coğrafik özellikleri gereği, Bergen'in de denize dönük olmayan arka kısmı çanak gibi dağlarla çevrili. Bunlardan Batı'daki Ulriken dağına bir teleferikle çıkılıyor. Doğu'daki Fløyen dağına çıkış için bilin bakalım hangi sevimli dostumuz hizmet veriyor? Asansör! Fløibanen funicular dedikleri, trenle-asansör arası bir taşıyıcı sistem aslında. Raylar üzerinde gidiyor, lakin dişlilerle birebir kavrama var. Benim tanımıma göre "in-line motorlu" asansör. Tepe boyunca dört yükseklik seviyesinde mahalleler kurulmuş. Fløibanen funicuların buralarda durakları var. Sadece durak bölgelerinde, ikinci bir ray+dişli takımı daha çıkıyor karşımıza. Burası, diğer yönden gelen kabinin geçebilmesi için. Yoksa normalde, tek hat mevcut. İşte bu noktada, kafamda oluşturduğum asansör tanımım biraz karışıyor. Tren konseptine dönük gibi geliyor. Gelelim İsveç'in başkenti Stockholm'e. Şehir birbirine köprülerle bağlı yedi adacıktan oluşuyor. Bunlardan Södermalm, şehrin biraz daha "orta direk" kesimine hitap ediyor bu arada sakın bizim orta direk ile onlarınkini mukayese etmeyin. Södermalm, şehrin diğer kesimlerinden biraz daha yüksek seviyede ve granit kayalıklar üzerine yerleşmiş. Semtin bu üst kesimlerine erişim, bizim İzmir'deki "Varyant" gibi bir kaç arter yolla sağlanıyor. Yayalar için en bilinen ve en pratik yöntem ise bir kaç noktada kurulmuş olan asansörler. Şehir merkezi olan Gamla Stan Eski Kasaba ile güneyinde yer alan Södermalm arasında bir kaç bağlantı mevcut. Bunlardan birisi, Skeppsbron yaya, bisiklet, araç ve metro geçişlerine izin veriyor. Bu geçidin bittiği yerde ise muaazzam görünüşü ile meşhur Katerinahissen başlıyor. İsveç'teki kondüktörlü tek asansör olan Katerina, Slussen ile Mosebecke'yi bağlıyor. Mosebecke seviyesinden aşağıya, bir kaç noktada daha asansörler mevcut. Bunların çoğu, elle işletilen Rosendal Slot gibi çok özel makinalar. Fakat çoğu ne yazık ki işlemiyor ve bir kısmı evsizlerin barınağı haline gelmiş; kimisi içki içmek için kullanılıyor, kimileri ise tuvalet olarak... Stadsgårdshissen de unutulmuşlardan birisi. Meşhur Viking Line ve Birka Princess feribot hattı terminallerinin karşısında. Demirden mamul kulesi, kapısına asma kilit asmışlardı. Saltsjöbanan demiryolu hattının tünele girdiği noktadaki bu asansörün makina dairesinde, söylenene göre Carl Anton isminde oralarda meşhurmuş bir sanatçının çalıştığı stüdyo varmış. Asansörlerden bahsederken, kısa tarihçe kısmında da önemini vurguladığım üzere, Eiffel kulesindekilere özel bir yer vereceğim. Eskiden, yanlış hatırlamıyorsam 10 Frank ödeyip, üç kademede, kulenin en üstüne çıkabiliyordunuz. Kulenin dört bacağında da özel yapım "dou-lift", yani çift kabinli asansörlerden var. İlk kademe; yani zeminden birinci kata çıkış, işte bu son derece özgün çözümle sağlanıyor. Her bir kabin 40 kişi taşıyabiliyor ve köprünün bacağı eğrisel şekle sahip olduğu için, değişken açılarda bir tırmanma yörüngesi izliyor. Asansörün hızı 395 fpm, yani bir saniyede 2 metre yüksekliği çıkıyor. Dört asansörden, sadece üçü ziyaretçiler için ayrılmış ve bakım periyotlarına göre bir veya ikisi serviste tutuluyor. Dördüncü asansör ise direkt olarak, ikinci kattaki Jules Verne restoranına çıkıyor. Merak edenler için evet, kulede merdiven de mevcut. Eiffel kulesi, Fransız devriminin 100. yıl kutlamaları için 1889 yılında kullanıma açıldığında, asansörleri tamamlanmamıştı. Otis asansörleri firması başkanı Charles Otis, La Tour Eiffel kulesinin tasarımcısı Gustave Eiffel'in sürekli tasarım değişikliği yaptığını ileri sürüyor ve gecikmeyi buna bağlıyordu. Başlarda, şehrin ileri gelenleri tarafından kocaman bir mutfak davlumbazına benzetildiği için hor görülen, ancak sonraları estetikten ziyade teknik ve güvenlik sorunları ön plana çıkan kulede, çözülmesi gereken önemli bir sorun vardı. 300 metrelik kulenin tepesine güvenli bir şekilde çıkmak bir kenara; köprünün eğimli bacaklarını tırmanabilmek bile önemli bir meydan okumaydı. O zamanlara kadar asansörler bilinen makinalar olmasına karşın, kimse açılı çalışan bir asansör yapmamıştı. Üstelik otoriteler kulenin parçalarının, sadece Fransız ürünleri olması konusunda inatçıydı. Ancak, hiç bir Fransız firması, dört bacaktaki asansörler için teklif veremedi. Sonunda Otis tarafından şimdiki asansörler servise sokuldu. Makinalar, 1912 yılına kadar buharlı mekanizma ile çalıştı ve sonra elektrikli makinalara geçildi. Kulede ve asansörlerde günümüze kadar pek çok revizyon ve bakım gerçekleştirildi. Kulenin asansörlerinde Otis'in sözleşmesi günümüze kadar devam etti. Zira artık Otis, bir Fransız asansör firmasıyla birleşmiş ve Fransızlar için milli bir kimlik kazanmıştı. Fransızlar ülkelerine bağlı da, biz değil miyiz? İşte Eiffel kulesinin ta en tepesinde Türk bayrağı, Bağdat ile Belgrad doğrultuları arasında duruyor. Kulenin bu kısmı, tüm ülke başkentlerinin, hangi doğrultuya denk düştüklerini temsil eden bayraklara ayrılmış. Paris'in bir başka görülecek yeri ve ünlü asansörü La Grande Arch de la Défense! Tête Défense... Buradaki asansör panoramik. Kenarları baştan aşağı cam olduğu yetmiyormuş gibi, zemini de aşağıyı gösteriyor. Bina derseniz, o da başka bir alem. İki bacak üzerinde yükselen binada, altınızda 85 metre boşlukta geziniyorsunuz. Neymiş, o tarihi Le Arc de Triomphe Etoile'in modern replikasıymış. 106 metrelik nu büyük ark, 1982'de Fransız başkanı Mitterand tarafından yaptırıldı. Esasında, La Defense semti; Arc de Triomphe ile eş merkezli zafer yolu üzerinde modern bir iş merkezi kurulması fikriyle 30'lu yıllarda düşünüldü. Site 1951'de kurulmaya başlandı. Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur ya da yerel deyişle KL "key-el" diye okunuyor!... KL Uzakdoğu'nun mistik atmosferi içinde, ultra-modern bir şehrin erişebileceği tüm en uç teknolojik unsurları içeriyor. Petronas Kuleleri en favorilerden. 88 katlı ikiz kuleler, 41. katta bir köprüyle birbirlerine kavuşuyor. Tüm meşhur mekanlarda olduğu gibi, burada da bir Otis karşılıyor bizi. Diğer örneklerinin aksine, bu kuleye çıkış bedava. Yalnız belirlenen seanslar için, önceden randevu almak gerekiyor. Eh tabi ki, beklerken Suria Güneş demekmiş. Sanırım, maksimum aydınlık için boş bırakılan orta holden dolayı bu isim verilmiş. Ne yazık ki, ziyaretçilerin güvenlik kartları sadece 41. kata kadar. Ama o da ne, Otis'imizin sürgülü kapısı açılınca, karşıda köprüyü ve diğer binayı görüyoruz. Ziyaretçilerin tamamı, hemen içgüdüsel olarak, 175 metre yükseklikteki bu köprüden karşı binaya geçiyor. Binalar rüzgardan sallandığında, bu köprü hizasındaki açılma 50cm'e ulaşabiliyor... Konumuz asansörler olunca, aralara biraz teknik bilgileri de sıkıştıracağız haliyle. 1999 yılında hizmete açılan Petronas kuleleri gibi, çok uzun binalarda; asansörlerin her katta durduğunu bir düşünün. Ne kadar komplike yazılımlarla kontrol ederseniz edin, 88 katlı bir binada, klasik asansör mantığının verimli işlemeyeceği bir gerçek. Bazen, bizim 14 katlı apartmanda bile, sistemin yavaşlığı insanı çileden çıkartmaya yetiyor. Çözüm olarak, ekspres ve yerel asansörler kombine çalışıyor. Ekspres asansörler, sky lobby denilen ana duraklarda yolcu indirip bindiriyor. Buradan sonra, o civarın yerel asansörüne biniyorsunuz. Nasıl, sanki kocaman bir metropolisteki ulaşımdan bahsediyorum, değil mi? Ama gerçekte böyle. Durun, daha bitmedi. Bu tip, küçük ölçekli bir şehir nüfusu kadar insan barındıran binalardaki asansörler; genellikle, Eiffel kulesi bacaklarındaki gibi çift kabinli oluyor. Böylece, aynı asansör boşluğundan iki kabin faydalanıyor. Siz, hiçbir şeyden habersiz, sadece tek katlarda duran kabinin aynasında kıyafetinizin düzgün olup olmadığını incelemeye dalmışken; üst katınızda bir başkası, sadece çift katlarda duran kabininde, bir kaç dakika sürecek bir yolculuk yapıyor. Dünya Ticaret Merkezi binalarının da asansörleri, tahmin edeceğiniz gibi Otis. İkizlerden, Güney Kulesi turistlere açık. Güney Kulesine "Nelson" deniliyor, diğeri ise "David" isimler, binaları yaptıran Rockefeller kardeşlerden geliyor. Ziyaretçiler, geniş bir holden özel bir asansöre alınıyorlar. Üzeriniz didik didik aranıyor, içinizi dışınızı gösteren çeşitli makinalardan geçiyorsunuz ve Otis 339HT makinesi ile 110 katlı binanın 107. katındaki izleme alanına doğru yolculuğunuza başlıyorsunuz. Gözünüz asansörün kat numaratöründe ise, birim süre içinde önce bir-iki kat gidiyorken, biraz sonra 4-5 katın, sonraları 10-15 katın bir anda geçip gittiğini görüyorsunuz. Tabi kulaklarınız, bu hızlı basınç değişiminden müteessir oluyor. Lakin ödülünüzü derhal alıyorsunuz. 1973 model bu Otis sizi, o benzersiz manzarayla tanıştırıyor. Sonrası merdivenle söylenene göre, açık bir havada, en üst kattan bakınca ufkun yuvarlaklığını fark edebilirmişsiniz.. 11 Eylül 2001'de binalar ve Otis339HT yok olacaklar.. Amerikalıların emekli cenneti Florida eyaletinin incisi Orlando'da, Sea World parkının ortasında bir direk yükseliyor. Önce direğin maksadı anlaşılmıyor süs için midir, etrafına sirk çadırı gibi örtü mü geliyor... Yanına yaklaştığınızda, çevresindeki helislerin ne işe yaradığına dair bir his beliriyor içinizde; zaten, biraz sonra kocaman bir diskin o helisler üzerinde kayarak aşağı indiğini görünce olayı çözüyorsunuz. Ve derhal, o diskin içindeki insanlardan biri olmak üzere sıraya girip, bilet alıyorsunuz. Disk asansör, helislerin etrafında dönerek, tepeye kadar tırmanıyor. Tırmanma oranı oldukça yavaş. Yukarı çıkıp inmeniz yaklaşık 5 dakika sürüyor. İniş-çıkış esnasında, asansör, helisler üzerinde 3 ya da 4 tur atıyor ve size tüm parkı seyretme fırsatı veriyor. Açık havada kulenin yaklaşık 18 kilometre ilerisi gözlenebiliyormuş. Ve Washington Anıtı... Bir yüzü Beyaz Saray'a, suikasta son derece müsait bir açı ve mesafeden bakan bu anıtın diğer yüzü de, tüm Dünya'nın yönetildiği başka bir yapıya Amerikan Kongre Binası’na bakıyor. Bana kalırsa Potomac Nehri ve kulenin hemen yanından son alçalmalarını yaparak Reagan hava alanına inişe geçen uçakların; flaplarını açarak sallana sallana süzülmeleri daha ilginç. Washington anıtındaki Otis'in ilginçliği ise iniş yolunda ortaya çıkıyor. Çıkışta tatlı bir ihtiyar tarafından işletilen asansör, dönüşte şirin bir kızın esprileri eşliğinde indiriyor yolcularını. Asansör yolda bir kaç kez duruyor; ön ve arka kapılarında buzlu cam zannettiğimiz pencerelerdeki ışık sönüyor ve asansör boşluğunun ışıkları yanıyor. Dikili taşın iç çeperleri, çeşitli eyaletlerden getirilmiş sanat eserleri ile dolu. Ne diyeyim, gerçekten güzel bir sürpriz.. Kuleden en iyi manzara ve en yeşil bölge, kuşkusuz sadece "Mall Area". Geri kalan her taraf bina dolu FBI, CIA, FAA ve filmlerde duyduğumuz diğer tüm kısaltmalar. Asansör sevdanız varsa, ister istemez, ismi "en yüksek" ile başlayan yapılara çıkarken buluyorsunuz kendinizi. Chicago'daki Sears Kulesi de bunlardan birisi. Malezya'daki Petronas Kuleleri’nden sonra, Dünya'nın en uzun binası unvanını NY'taki Dünya Ticaret Merkezi’nin elinden almış olan 442 metre yüksekliğindeki 110 katlı binanın 103. katındaki Sky Deck’e değinmemek ayıp olurdu. 103 katlık seyahat tam 1 dakika sürüyor. Skydeck asansöründeki bu 1 dakikalık yolculuğunuzda sıkılmayın diye bir de plazma TV'de video izlettiriyorlar. Gösterge panelinde, katlar 10’ar 10’ar gözüküyor. Sonunda Skydeck'e varılıyor. Helisel yollu asansörler, eğimli asansörler... Peki diyelim ki, binamız eğri, ancak asansörümüz doğru dürüst olsun istiyoruz. İlla bir şeyler ilginç olacak ya. İşte İspanya'nın başkenti Madrid'teki La Puerta de Europa Los Torres Kio; yani Door of Europe veya Gateway of Europe, Avrupa Köprüsü... Şehrin -sözde- geleceğe güvenini temsil eden ve Paseo de la Castellana'nın Kuzey ucunda yükselen bu ucubede ! 113 metre yüksekliğindeki bu binada 20 asansör bulunuyor. Madrid'deki bir başka yüksek yapı El Faro de Moncloa. 110 metre yüksekliğindeki çelik kolon üzerine oturtulmuş kule, 1992'de imal edilmiş. Avenida de los Reyes üzerindeki bu kuleden, şehri 360 derece izlemek mümkün. Asansörün en verimli kullanım alanına değinerek sonlandırmak isterim; "California Üniversitesi tarafından Dünya’nın en küçük asansörü imal edildi. Organik Kimya profesörü Stoddart ve tarafından nanometre yüksekliğinde ve bir nanometre kadar aşağı yukarı hareket edebilen bir asansör imal edildi Bir nanometre, milimetrenin milyonda birine tekabül etmektedir. Asansörün görevi, insan vücudu içinde valf gibi çalışarak, hücrelere bir kaç moleküler ilaç ulaşmasını sağlamak olacak." 5. haftadır devam eden aynı isim altındaki yazılarım, yıllardır yazdığım çevre-ekoloji konularından sonra mesleğim dahilinde olduğu için daha da bir kolaylıkla devam ediyor. Bu konuda tüm bilgilerimi sizinle paylaşmak ta ayrı bir keyif. Bu günkü konumuz; ASANSÖRLERDE KARŞILAŞILAN KAZA TİPLERİ NELERDİR? *Bir yangın veya deprem anında asansörde mahsur kalınması sonucu oluşan kazalar. *Kabin ile karşı ağırlığın çarpışması sonucu oluşan kazalar. *Kabinde aşırı yükleme sonucu oluşan kazalar. *Asansörün frenlerinin devre dışı kalması, fren balatalarının aşınması, frenle tahrik kasnağı irtibatının kesilmiş olması, tahrik yeteneğinin uygunsuzluğu, kumanda sistemi arızalarından kaynaklanan nedenlerle kontrolsüz aşağı ya da yukarı yönde hareketle kazalara sebep olması. *Kabin katta yokken kapısının açılması sonucu kabine girme yüzünden oluşan kazalar. *Kabin kapısı olmayan asansörlerde, kabin hareket halinde iken kabin ile kuyu duvarı arasında sıkışmalar sonucu oluşan kazalar. *Asansör kapılarının arasında sıkışma sonucu oluşan kazalar. *Kabin içinde mahsur kalan kişilerin kurtarma yönergelerine uyulmadan bilinçsiz bir şekilde kabinden çıkmaya, çıkarılmaya çalışılmaları sonucu oluşan kazalar. *Asansörün kat seviyesinde hassas durmaması sonucu giriş-çıkışta oluşan kazalar. *Kabin içine konan yüklerin dengeli konumlandırılmamış olması ve seyir halinde bu yüklerin kayması sonucu oluşabilecek kazalar. *asansörde bakım veya revizyon sırasında gerekli güvenlik önlemlerini almadığı için bakım personelinin yaşadığı kazalar. *Asansör bakımı sırasında gerekli uyarı ve bilgilendirme işaretlemelerinin yapılmaması sonucu oluşan kazalar. Evet sevgili okuyucular yüksek katlara çıkma ve inme işleminde büyük kolaylık sağlayan asansörlere bakımın önemi unutulmayacak, daima dikkatli kullanılacak. ASANSÖRLE İLGİLİ YANLIŞ BİLİNENLER BİLİNEN Asansörler tek halatla taşınır, bu halatın kopması halinde kabin düşer. DOĞRUSU Asansör, taşıyıcı halat çapı en az 8 mm olan ve en az iki halatla taşınan sistemlerdir. Tek halat dahi beyan yüküyle yüklü kabini taşıyacak dayanıma sahiptir. BİLİNEN Asansör kat arasında kalırsa havasız kalınır. DOĞRUSU Asansör kuyusu, binanın en iyi hava sirkülasyonu olan bölümlerinden biridir. Kabin içinde yeterli havalandırma boşlukları veya cebri havalandırma olduğundan havasız kalmak mümkün değildir. Panik içinde dışarıya çıkmaya çalışmamalı ve kapı camı kırılmaya çalışılmamalıdır. Kapı camının kırılıp hava almak istenmesi tehlikeli bir işlemdir. Bu durumda kabin tekrar hareket edebilir ve kaza meydana gelebilir. BİLİNEN Verilen çağrıyla değil kendi mantığıyla hareket eden asansörlerde, istenmeyen katlarda inmek zorunda kalınabilir. DOĞRUSU Asansör kabin ve koridor çağrı butonlarıyla hareket alınır. Yukarı doğru gitmekte olan bir asansöre binip aşağı katlardan birinin butonuna basılırsa ya da aşağı gitmekte olan bir asansöre binip yukarı katlardan birinin butonuna basılırsa, gidilecek kata değil, asansörün daha önce verilen çağrıyı yanıtlayacağı kata gidilir. BİLİNEN Kat arasında kalındığında asansör düşebilir, kabinden çıkmaya çalışılmalıdır. DOĞRUSU Kişilerin kendi başlarına kabinden çıkmaya çalışmaları kazalarla sonuçlanmaktadır. Asansörler, doğru şekilde kullanıldıklarında güvenli sistemlerdir. Doğru yöntem, asansörün içinde kalıp imdat butonuna basarak beklemektir. Kurtarma işlemi, mutlaka bu konuda eğitim almış kişilerce yapılmalıdır. Sağlıklı kalmanız dileklerimle. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan "Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, daha önce 7 kat ve üzerindeki binalar için geçerli olan "iki asansör" yapma zorunluluğu 10 kat ve üzeri binalar için düzenlendi. Yapılan değişiklikle 3 katlı binalarda asansör yeri bırakılması, 4 kat ve daha fazla olanlarda ise asansör tesisini zorunlu tutan düzenlemeden "tek bağımsız bölümlü konutlar" hariç tutuldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 3 Temmuz’da yürürlüğe giren Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde değişiklik yaptı. Resmi Gazetede yayınlanan düzenlemeye göre bundan böyle 4 ve daha fazla katlı binalarda asansör bulunması zorunlu olacak. 3 katlı binalara da isteğe bağlı biçimde asansör yapılabilecek. Asansör tesisini zorunlu tutan düzenlemeden “tek bağımsız bölümlü konutlar” hariç tutuldu. 10 kat sınırı Daha önce 7 kat ve üzerindeki binalar için geçerli olan iki asansör yapma zorunluluğu 10 kat ve üzeri binalar için düzenlendi. Yönetmeliğin asansörlerle ilgili 34’üncü maddesindeki değişikliğe göre, 10 kat ve üzeri binalarda ve zemin kat üzerinde 20’den fazla konut kullanımlı bağımsız bölüm bulunan yapılarda en az 2 adet olmak üzere binanın tipi, kullanım yoğunluğu ve ihtiyaçlarına göre belirlenecek sayıda asansöryapılması zorunlu tutuldu. Bu kapsamda, asansörlerden en az biri herhangi bir tehlike anında, arıza veya elektriklerin kesilmesi halinde zemin kata ulaşıp kapılarını açacak, yangına dayanıklı malzemeden yapılmış, kuyu içinde, duman sızdırmaz nitelikte, kesintisiz bir güç kaynağından beslenecek şekilde tesis edilecek. Kamu tesisi ayrımı Yapılan düzenlemeye göre bakanlıkça kamu alanlarında veya kamu hizmet ve tesislerinin gerçekleştirilmesi amacıyla yapılacak ya da uygun görülecek ifraz, tevhit ile parsel sınırı düzeltme işlemleri, yönetmelikte yer alan ifraz ve tevhit şartlarına tabi olmayacak. Öte yandan 1 Ekim 2017 tarihinden önce ruhsat alan yapılarda tadilat istenmesi durumunda ilk ruhsat eki emsal ve yapılaşma hakkı dahilinde yeni yönetmeliğin yüzde 30 emsal sınırlamasına ve kademe zorunluluğuna takılmadan tadilat yapılabilmesi de sağlandı. Asansörde kalınca ne yapmalıyız sorusu, oldukça fazla merak edilmekte ve araştırılmaktadır. İnsanlar gerek arızalardan gerek ise dış etkenlerden ötürü zaman zaman asansörde kalabilmektedir. Oldukça sık karşılaşılan bu olay nedeniyle, kişilerde de ciddi bir panik ve korku hissi oluşabilmektedir. Fakat, bilinmelidir ki olay esnasında oluşabilecek panik ve korku durumu, işleri daha da kötüye götürebilmektedir. Bu nedenden ötürü durumun daha da kötüye gitmemesi için kesinlikle panik yapılmamalı ve korkulmamalıdır. Peki asansörde kalınca ne yapmalıyız, nasıl yardım isteyebiliriz? İşte, hemen hemen herkes tarafından merak edilen bu sorunun kapsamlı yanıtı… Asansörde kalmak, hiç kuşkusuz hemen hemen herkesin başına gelebilecek olaylardan biridir. Son derece sık karşılaşılan bu durumdan kolaylıkla kurtulabilmek için mutlaka yapmanız gereken bazı hususlar mevcuttur. Bu hususlar ise şu şekildedir; Asansörde kalmanız durumunda kesinlikle panik yapmayın ve korkmayın. Durumu anladıktan ve sakinleştikten sonra, asansörde bulunan alarm ya da çağrı butonuna uzunca basın. Eğer cep telefonunuz asansörde çekiyorsa asansör firmasını arayın ve yardım isteyin. Tüm bunlara rağmen, sesini duyuramadı iseniz ses yapın ve dikkat çekmeye çalışın. Yukarıda bulunan adımlar, hiç kuşkusuz standart olarak kabul edilen hususlardan biridir. Bu hususlara dikkat ederek dışarıyla iletişime geçebilir ve kısa süre içerisinde asansörden kurtulabilirsiniz. Neden Asansörde Kaldım? Asansörde kalmanıza neden olabilecek oldukça fazla faktör bulunmaktadır. Bu faktörler ise kısaca şöyle sıralanabilir… Asansör bakımlarının zamanında yapılmaması nedeniyle oluşabilecek arızlardan ötürü asansörde kalınabilmektedir. Bölgenizde meydana gelebilecek elektrik kesintileri nedeniyle asansörde kalabilirsiniz. Asansör yük kapasitesinin aşılması durumunda asansörde kalma olayları görülebilmektedir. Asansör İki Kat Arasında Kalırsa Ne Yapmalıyız? Bu sorunun yanıtı için asansörde kalırsak ne yapmalıyız bölümümüzü okuyabilirsiniz. Ya da böyle bir durumun yaşanması durumunda öncelikli olarak kaldığınız katları tespit etmeli ve hemen ardından yardım talebinde bulunmalısınız. Bu süre içerisinde kesinlikle panik yapmamalı ve korkmamalısınız. Asansörde Kalınca Kapı Nasıl Açılır? Asansör kapıları, genellikle içeriden açılmamaktadır. Böyle bir durumda kalmanız durumunda mutlaka dışarısıyla irtibata geçmeli ve özel anahtar ya da aletlerle kapının açılmasını sağlamalısınız. Asansörde Kaç Saat Kalınır? Asansör içerisinde kaç saat kalınır sorusunun yanıtı tamamen değişkendir. Zira, asansörün yapısı, büyüklüğü ve teknolojisi bu durumu yakından etkileyebilmektedir. Fakat, panik ve korku durumlarında oluşan bağırmalar, asansör içerisinde ki oksijeni hızla tüketecektir. Asansörde Elektrik Kesilirse Ne Olur? Asansöre bindiğiniz anda elektrik kesilmesi durumunda içeride kalabilirsiniz. Fakat, yeni teknoloji ile donatılan asansörler, genellikle kesinti durumunda bir alt kata otomatik olarak inmekte ve kapılarını açmaktadır. Asansörde Kalınca Kim Aranır? Asansörde kalmanız durumunda ilk olarak asansör firmasını aramalısınız. Ardından durumunuzu izah etmek için yakınlarınıza ya da komşularınıza bilgi verebilirsiniz. Asansörde kalırsak ne yapmalıyız sorusunu sizler için yukarı da ayrıntılı olarak yanıtladık. Sizlerde asansörde kalırsak ne yapmalıyız yazımızı okuyarak bu konu hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Yazı dolaşımı

asansör iki kat arasında kalırsa