Hacve Umre Arasındaki başlıca farklar; Hacca gitmek islamın 5 şartından bir tanesidir, Umreyi gerekli kılan bir şart yoktur. Hac kadına ve erkeğe farzdır. Umre sünnettir. Hacca ve Umreye gidildiğinde Kâbe’ye gitmek mecburidir. Hac yılda bir defa Kurban bayramında icra edilir. Umre belirli herhangi bir zamanı yoktur. Yıl içerisinde kurban bayramı hariç her zaman
Hac ve Umre, Allah’a ve Resûlü’ne misafir olmaktır. Bu misafirliğin kulluk hayatımız adına verimli ve doyurucu geçmesi için yapmamız gereken bazı ödevler vardır. Hac ve Umre mevsimi ülkemizde her sene bir bayram sevinci ve düğün heyecanıyla yaşanır. İnsanlar, tatlı bir telaşla hazırlıklara başlarlar.
KomanditŞirket Tanımı- Kuruluşu Özellikleri. Komandit şirketler Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiştir. Tüzel kişiliği vardır. Komandite şirketler davacı/davalı olabilir. İflası istenebilir. Tacir sıfatı şirkete aittir. En az 2 gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulur. Komandite ortak gerçek kişi olmak zorundadır.
Güneş büyük bir gök cismi olduğu için, çekim kuvveti diğer gezegenlerden daha fazladır. Güneş’in şekli küredir. Şekli top gibi yuvarlaktır. Güneş ısı ve ışık kaynağımızdır. Samanyolu galaksisi içerisinde bulunan 200 bin yıldızdan bir tanesidir. Güneş, Samanyolu galaksisinin etrafında dolanır.
Umreise hac mevsimi dıında yapılan bir ibadettir. Aağıdakilerden hangisi umre ile hac arasındaki farklardan biri değildir? A) Umrede sadece ihrama girilerek Kabe tavaf edilir ve Sa'y yapılır B) Umre'de vakfe, eytan talama ve kurban kesme yoktur. C) Umre sadece Hac mevsiminde ya da Ramazan ayında yapılır. D) Hac farz, umre ise
gkgZ6. İBADET Kulun Allah’a karşı sevgi, saygı ve bağlılığını gösteren duygu, düşünce ve davranış biçimlerine ibadet denir. Geniş anlamda Mü’minin bütün hayatını Allah’ın arzu ettiği şekilde tanzim yaratılış gayesi ibadettir. İnsan ibadet ile beraber Allah katında değer kazanır. وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ “Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.’’ Hicr,99 وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنْسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ’Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.’’ Zariyat-56 İbadeti adetten ayıran niyettir. Yaptığımız ibadetleri değerli kılan ve anlamlandıran niyettir. Kulluğumuzun derecesini eylemlerimizin mükemmelliği değil, niyetlerimizdeki samimiyet belirler. قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ Ey Muhammed! De ki "Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir." ﴾ Enam,162﴿ İbadetlerde Niyet إنَّمَا اﻻعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ وَإنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى “Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.” Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1, Îmân 41 İbadetlerde İhlas ve Samimiyet وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاء وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ Halbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.’’ Beyyine, 5 Umre kelimesi, ziyaret etmek anlamına gelmektedir. Dinî bir terim olarak umre, Belirli bir zamana bağlı olmaksızın ihrama girerek Kâbe’yi tavaf etmek, Safâ ile Merve arasında sa’y yapmak ve tıraş olup ihramdan çıkmak suretiyle yerine getirilen ibadet’ demektir. Umrenin iki farzı vardır İhram ve tavaf. Bunlardan ihram şart, tavaf rükündür. Vacipleri ise sa’y ile tıraş olup ihramdan çıkmaktır. Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Bazı âlimler farz olduğunu söylemişlerdir. Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak Arefe ve bayram günleri ile teşrik günlerinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu beş gün hac g ünleridir. Bir yılda birden fazla umre yapmakta bir sakınca yoktur. Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak Arefe ve bayram günleri ile teşrik günlerinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu beş gün hac g ünleridir. Bir yılda birden fazla umre yapmakta bir sakınca yoktur. Umrenin faziletine ilişkin bazı hadis-i şerifler ikisinin anlamı şöyledir “Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.” Müslim, Hac, 437 Hadis No1349 “Ramazan’da yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir.” İbn-i Mace, Menasik, 45 Hadis No2991 Şüphesiz ki, her ibadet öncesinde bir takım maddi ve manevi hazırlığı gerekli kılmaktadır. Umre yolculuğu da öncesinde yapılacak hazırlıklar ile daha da değerli hale gelecektir. Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak Arefe ve bayram günleri ile teşrik günlerinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu beş gün hac g ünleridir. Bir yılda birden fazla umre yapmakta bir sakınca yoktur. Bu yolculuk; rahmet, uhuvvet, muhabbet, tefekkür, ibret, hikmet, dua ve yakarışlarla yüklüdür. Umre yolculuğu kendine özgü zorlukları olan bir yolculuktur. SAĞLIKLA İLGİLİ HAZIRLIKLAR Umre yolculuğuna çıkmadan önce bir sağlık kuruluşunda sağlık kontrolleri yaptırılmalıdır. Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için ilgili sağlık kuruluşunda Menenjit Aşısı yaptırıp, verilecek olan aşı kartını yanınızda bulundurunuz. Sürekli kullandığınız ilaçlarınızı ve varsa raporlarınızı mutlaka yanınıza alınız. Ağrı kesici - Pişik kremi gibi ilaçları yanınıza almanızda fayda vardır. VALİZ HAZIRLIĞI Kaybolma ve karışma riskine karşı; valizlere adı, soyadı, ilimizi, kafile ve irtibat bilgilerini yazalım. Yeterli miktarda, pamuklu, açık renkli, bol ve rahat olan giysiler, Yeterince atlet, iç çamaşırı, pamuklu çorap, Sandalet, rahat ayakkabı, kemer vb. Tırnak makası, makas, iğne vb. kesici ve delici aletleri büyük valizinizin üst kısmına koyunuz. Kesinlikle el çantasına koymayınız. EL ÇANTASINA KONULACAKLAR Valizler uçağın bagajına konulacağından havaalanında pasaport iç hatlar için nüfus cüzdanı hac kimlik kartı, aşı kartı ve yurt dışı çıkış harç dekontunu kesinlikle valize değil el çantanıza koyarak yanınıza alınız. Umre ibadeti süresince el çantanızda, seccade, havlu, peçete, güneş gözlüğü, şemsiye ve terlik poşeti bulundurmanız faydalı olacaktır. Türkiye’den gidişi Cidde’ye olan yolcular ihram, terlik ve kemerini el çantasına almalıdır. Türkiye’den gidişi direk Medine olanlar havaalanında ihrama girmeyecekleri için bu eşyalarını büyük valize koyabilirler. ULUSLARARASI UÇUŞ STANDARTLARI GEREĞİ UÇAĞA BELİRTİLEN YÜKTEN FAZLA EŞYA ALINMAMAKTADIR. Valiz 30 kg. Zemzem 5 Lt. El Çantası 8 kg.’dan fazla olmamalıdır. BEDENİ HAZIRLIK Dengeli beslenilmeli, yürüyüş yapılmalı.. Tavaf, say gibi umre menasikini yaparken zorlanmamak için Beden temizliğine dikkat edilmeli… Uzunca bir yolculuğa çıkılacağından dolayı akraba, eş, dost ziyaretlerini bir gün önceden tamamlayıp yolculuğa zinde bir şekilde başlayınız. Yolculuktan önce son gün ve geceyi istirahat ile geçiriniz. Yeme/içme ve uyku saatlerini belirleyelim! Strese girmeyelim! YURT DIŞI ÇIKIŞ HARCI Yurtdışı çıkış harcı ödendikten sonra mutlaka yanınıza almanız gerekir. Serin Hava ve Klimaya Karşı Tedbir Medine’de sabah ve akşam vakitleri serin olabilir, klimalı ortamlar rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. Bu nedenle ince bir hırka veya mont alınız. YOLCULUĞA ÇIKMADAN ÖNCE MANEVİ HAZIRLIK Nefis Muhasebesi Umre ibadeti, kişinin manevî dünyasını geliştirmesi ve yenilemesi için önemli bir fırsattır. Hayatımızdaki yanlışları anlamak, kendimizi kontrol etmek, nefis muhasebesi yapmak zorundayız. Kendimizi yenilemek, eksikliklerimizi gidermek, iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olabilmek için bir dönüm noktasıdır. Umre yolculuğuna çıkmadan önceki zaman dilimi okuma, düşünme, bilgilenme ve bilinçlenme dönemi olmalıdır. Tövbe – İstiğfar كُلُّ ابْنِ آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الْخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tövbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30 Umre yolculuğuna çıkmadan önce işlediğimiz günahlar için samimi bir tövbe-istiğfar yapalım. Mübarek beldelere, kötü alışkanlıklarımızı terk ederek gidelim. Kalben ve Zihnen Hazır Olma Çıkacak olduğumuz umre yolculuğuna kalben ve zihnen hazır olunmalıdır. Kalbi ve zihni meşgul edecek duygu ve düşüncelerden, bize hakkı geçenlerle helalleşmeli ve küskün olduklarımız kişilerle barışarak gönül rahatlığı ile yolculuğa çıkmalıyız. Bu ruh haliyle umre yolculuğuna çıkacak kişi; Hiç kimseye haksızlık yapmayacağına, Kul hakkı yemeyeceğine, Kendisine emanet edilmiş olan diğer mahlûkat ile ilişkilerini Allah’ın koyduğu sınırlar içerisinde sürdüreceğine, Tabiatı ve sosyal çevreyi tahrip etmeyeceğine, Yeryüzünü imar edeceğine ve orada bozgunculuk yapmayacağına, Allah elçisinin çizdiği yoldan sapmayacağına, Yoldan sapmış insanları kılavuz edinmeyeceğine, İslâm’ın ortaya koyduğu güzellikleri insanlara ulaştırmak için çalışacağına, Haksızlıklara arka çıkmayacağına, Allah’ın çizdiği sınırları koruyacağına ve onları ihlal etmeyeceğine, İyi bir insan ve iyi bir Müslüman olacağına söz vermelidir. Bilgilerimizi Güncelleyelim Namaz, cemaatle namaz, cuma namazı, seferilik ve cenaze namazı hakkında bilgi edinelim. Namaz kılarken tilavet secdesinin yapılışını öğrenelim. Özellikle Cuma günü sabah namazları Kur’an-ı Kerim okumasını bilmiyorsak, hac yolculuğuna çıkmadan önce il ve ilçe müftülüklerine veya en yakın cami görevlisine/Kuran Kursu öğreticisi ile iletişime geçerek öğrenelim! Hz. Peygamber’in sav hayatı ve ahlakı hakkında bilgi sahibi olalım. Salih Amel Hac yolculuğuna çıkacağımız güne kadar; Hatim okuyalım! Yasin-Mülk-İhlas gibi fazileti bol surelerden okuyalım! Allah’ı çokça zikredelim! Dua edelim! İhtiyaç sahiplerini gözetelim! Salavat-ı Şerife okuyalım! Ana-baba , akraba ve yakınları ziyaret edelim! Etrafımızdakilerle helalleşmeyi unutmayalım! Hak sahiplerinin hakkını ödeyelim! Hayır dua alalım! Küs olduğumuz kişi kalmasın, mutlaka barışalım! Alacak ve ödeneceklerin listesini hazırlayalım! Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Hazırlık Kursları Çerçevesinde hazırlanan sunumlardan istifade edilerek hazırlanmıştır Umre ibadeti; umre yolculuğuna çıkan bir kişiye, İslam kardeşliğinin ve buna bağlı olarak kardeşlik hukuku ve ahlakının mahiyetini ve bunun insanı olgunlaştırıcı rolünü fark ettirerek, herkese kardeşçe davranmasını sağlar. Dilimiz, rengimiz, ırkımız, cinsiyetimiz ve sosyal statümüz farklı olsa da, aynı dinin fertleri olarak kardeş olduğumuzu ve aynı hedef doğrultusunda ibadet ettiğimizi unutmamalıyız. Bu sebeple; aynı hedefin yolcuları olarak, bu kutsal yolculuğa çıkmadan önce yapılacak olan seminerlerde yol arkadaşlarımızla tanışmalı ve kaynaşmalıyız. İnsanlar; akıl, kabiliyet, görgü ve kültür seviyeleri birbirinden farklı olarak yaratılmışlardır. İnsanlar toplu halde yaşarlar, bu sebeple de bir arada yaşamanın bilinci ve sorumluluğuyla hareket etmeli, bir müminde bulunması gereken vasıfları daima hatırında tutmalıdır. BİR ARADA YAŞAMANIN GEREKTİRDİĞİ SORUMLULUKLAR Karşılıklı Sevgi ve Saygı Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!» Müslim, îman 93-94. Hac yolculuğuna çıkan kişiler, Rahman’ın Misafirleri olduklarının bilinciyle hareket etmeli, kendisi dışındaki diğer kardeşlerine sevgiyle muamelede bulunmalı ve onların haklarına saygı göstermelidir. Tavaf alanı, namaz ve ziyaret yerlerinde diğer ülke hacılarına da saygılı olmalı, onlara selam vermeli, musafaha yapmalı, ikramda bulunarak gönül bağı kurmaya çalışmalıyız. Başkalarını Kendine Tercih Etmek Diğergamlık, Fedakarlık ve İsar وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler.» Haşr/9 لا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ “Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe kâmil manada iman etmiş olamaz.” Umre ibadeti esnasında Tavafta, Hatîm’de, Mültezem’de, Ravza’da, Arafat’ta vb. yerlerde imkanlar ölçüsünde diğer hacı adaylarına öncelik vermeli, onları incitmemeli, yeri geldiğinde onları kendimize tercih etmeli, Havaalanlarında, Asansöre binerken,Yemek sırasında,Otobüse binerken,İntikallerde Odada lavabo kullanımı sırasında önce siz buyurun diyebilmeliyiz. Hilm Tebessüm Etmek, Yumuşak Huylu Olmak Umre yolculuğu boyunca karşılaştığımız kardeşlerimize daima güler yüzlü olmalı, tebessüm etmeli, gördüğümüzde selamlaşmalı, hal ve hatırını sormalı, gönüllerini hoşnut etmeye çalışmalıyız. Ayıp ve Kusurları Görmezden Gelmek المُسْلِمُ أخُو المُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ، وَمَنْ كَانَ في حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللّهُ في حَاجَتِهِ، وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِماً سَتَرَهُ اللّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ “Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ona zulmetmez; onu düşmana teslim etmez. Kim bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman'ın sıkıntısını giderirse, Allah da kıyamette onun bir sıkıntısını giderir. Kim de bir Müslüman'ın ayıbını örterse, Allah da kıyamette onun bir ayıbını örter.” Sabırlı Olmak Ve sabret. Muhakkak ki Allah, iyilik edenlerin ecrini zâyi etmez.» Hud-115 وَاصْبِرْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ Temizliğe Özen Gösterelim Odalarımızı ve ortak kullanım alanlarını tuvalet, banyo temiz tutalım. Yemekhanelerimizi Temiz Tutalım. Yemek Sırasını İhlal Etmeyelim. Yiyeceğimiz Kadar Yemek Alalım ve İsraftan Kaçınalım Çevreyi temiz tutmalı, yerlere çöp atmamalıyız. BEŞERİ MÜNASEBETLERDE ÖLÇÜLERİMİZ Büyüklerimize saygı ve hürmette kusur etmemeli, küçüklerimize şefkat ve merhametle muamele etmeliyiz. Selamlaşma Diğer ülkelerden gelen Müslümanlarla selamlaşma, iletişim kurma ve kaynaşma yoluna gidelim. Selamet ve Emniyet. Aynı odada kaldığımız arkadaşlarımızın eşyalarını izinsiz kullanmamalı, karşılıklı güven içerisinde hareket etmeli, onur kırıcı ve suçlayıcı ifadelerden kaçınmalıyız. Yardımlaşma İyilik ve takva Allah’a karşı gelmekten sakınma üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Maide-2 Yaşlı, hasta, engelli ve yardıma muhtaçların yardımına koşmalıyız. Unutmamalıyız ki; başkalarına yardımcı olmanın kazandıracakları, nafile ibadetin kazandıracaklarından daha fazladır. KAÇINILMASI GEREKEN DİĞER HUSUSLAR İnsanın onur ve haysiyetine zarar veren, birlik ve kardeşliğimizi zedeleyen; yalancılık, gıybet, söz taşıma, alay etme, tecessüs, kavga etme, küfür, kötü söz, öfke ve bencillik gibi olumsuz davranışlardan hayatımız boyunca özellikle de Hac yolculuğunda kaçınmalıyız. Zira bu tür davranışlar toplum düzenini bozar, müminler arasındaki sevgi, birlik ve beraberliği zedeler. Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Hazırlık Kursları Çerçevesinde hazırlanan sunumlardan istifade edilerek hazırlanmıştır Umrenin yapılışı Umre yapmak isteyen kimse; gerekiyorsa koltuk altı ve kasık kıllarını giderir, saç sakal tıraşı olur, bıyıklarını düzeltir, tırnaklarını keser ve boy abdesti alır, boy abdesti alma imkânı yoksa abdest alır, vücuduna güzel koku sürünür. Erkekler, atlet, kilot, çorap, elbise ve ayakkabılarını çıkarırlar. İzar ve rida adı verilen iki parça ihram örtüsüne bürünürler. Ridanın uçlarını birbirine bağlamak veya iğne ile tutturmak mekruhtur. Ayaklarına arkası ve üzeri açık terlik giyerler. Bele kemer bağlamada, sırta çanta almada ve şemsiye kullanmada bir sakınca yoktur. Kadınlar elbise ve ayakkabılarını giymeye devam ederler, başlarını açmazlar, yüzlerini de örtmezler. * İhramın sünneti niyeti ile iki rekât ihram namazı kılarlar. Namazın birinci rekâtında Fatiha suresinden sonra "kafirun" suresini, ikinci rekâtında ise yine Fatiha suresinden sonra "ihlâs" suresini okurlar. * Umre yapmak isteyen kimse afakî ise mikat sınırlarını geçmeden, Hıll bölgesinde ikamet ediyorsa bulunduğu yerde, Harem bölgesinde bulunuyorsa Hıll bölgesinde mesela Ten'im'e giderek ihrama girer. * İhrama, niyet etmek ve telbiye getirmek suretiyle girilir. Niyet, umre yapacağının kalben belirlenmesi demektir. Niyetin, "Allah'ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur" diyerek diliyle ifade edilmesi müstehaptır. * Niyet ettikten sonra, "Buyur Allah'ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur" diyerek telbiye getirir. Böylece ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış olur. * Mekke'ye varıncaya kadar vasıtalara binişte ve indiği yerde, kafilelerle karşılaştığında, şehirlere girdiğinde, akşam ve sabah, gece ve gündüz, vasıtada, yürürken, otururken, yatarken, ayakta iken, inişte, yokuşta, mekan değiştikçe ve farz namazların arkasından her fırsatta telbiye, tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife yüksek sesle söyleyerek yolculuğuna devam eder. * Telbiyeyi her söyleyişte üç defa tekrarlamak, sonra tekbir, tehlil ve salâvat-ı şerife okumak müstehaptır. * Mekke'ye yaklaşıp Harem bölgesine girince "Allah'ım! Burası senin haremindir, emin kıldığın yerdir. Beni cehenneme girmekten koru. Kullarını dirilttiğin gün beni azabından güvende kıl, beni dostlarından ve itaatkâr olanlardan eyle" diye dua eder. * Mekke'ye abdestli girmek sünnet, gündüz girmek müstehaptır. * Mekke'de otele veya eve yerleşip dinlendikten sonra mümkünse boy abdesti, mümkün değilse abdest alır, yaya veya vasıta ile Mescid-i Harem'e gider. Yolda tekbir, tehlil, telbiye ve salavat-ı şerife getirir. Tevazu ve saygı ile "Allah'ım! Rahmet kapılarını bana aç ve beni kovulmuş şeytandan koru" diye dua ederek Mescid-i Harem'e girer. * Beytullah'ı görünce üç defa tekbir ve tehlil getirir ve şu duayı okur. "Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, Her türlü övgü Allah'a mahsustur, Allah'tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Allah'ım! Bu senin Evindir. Onu Sen yücelttin, Sen şereflendirdin, Sen değerli yaptın. Onun yüceliğini, şerefini ve değerini artır. Ya Rabbi! Onun değerini artıran, onu şereflendiren, ona saygı gösteren kimsenin şerefini, saygınlığını, heybetini, yüceliğini ve iyiliğini artır. Allah'ım! Sen selamsın ve selamet ancak sendendir. Bizi selametle yaşat ve selamet yurdun olan cennetine koy, ey Celal ve ikram sahibi Allah'ım! Sen her şeyden yücesin ve her şeyden üstünsün" * Bildiği başka duaları da okuyabilir. Tavafa başlamadan önce telbiyeyi keser. Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü ona döner, ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp "Bismillah, Allahu Ekber" diyerek Hacer-i Esved'i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmid getirir. Kalabalık değilse ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Esved'i öper, kalabalık ise Hacer-i Esved'i öpmez. İstilam, sünnet, insanları itip kakmak ve eziyet vermek günahtır. Sünneti ifa etmek için günah işlenmez. * Umre tavafı yapmaya niyet eder. Niyetini, "Allah'ım! Senin için umre tavafını yedi şavt olarak yapmak istiyorum. Onu benim için kolaylaştır ve kabul eyle" diyerek yapması müstehaptır. * Tavafını, Ka'be'yi soluna alıp Hatim'in dışından dolanarak yapar. Her şavtta Rükn-i Yemani ve Hacer-i Esved'i uzaktan "Bismillah, Allahu Ekber" diyerek istilamda bulunur. Hacer-i Esved'i istilam, sünnet, Rükn-i Yemani'yi istilam ise müstehaptır. Rükn-i Yemani öpülmez, diğer köşeler istilam edilmez. * Tavaf sırasında mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur'an okur. * Tavafın ilk dört şavtı farz; tavaf'ı cünüp, adetli ve nifas halinde değilken ve abdestli olarak yapmak, avret yerlerini örtmek, tavafı Ka'be'yi soluna alarak yapmak, tavafa Hacer-i Esved hizasından başlamak, tavafı Hatim'in dışından dolanarak yapmak, gücü yetenin tavafı yürüyerek yapması ve şavtı yediye tamamlamak vaciptir. Bunlardan biri terk edilirse dem gerekir. * Tavaf'ta ıztıba' ve ilk üç şavtta remel yapar. * Tavaf yedi şavta tamamladıktan sonra "Mültezem"de ve Hatim'de dua eder. Mümkünse Makam-ı İbrahim'in arkasında değilse uygun bir yerde iki rekat "tavaf namazı" kılar, bu namazı kılmak vaciptir. Namazdan sonra dua eder, peşinden zemzem içer ve Hacer-i Esved'i istilam eder. * Umrenin sa'yini yapmak üzere Safa'ya gider. Yönünü Ka'be'ye döner, tekbir, tehlil, tahmid ve salât-ü selam getirir, dua eder. Sa'y yapmaya niyet eder. Niyetini, "Allah'ım! Senin rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak umrenin sa'yini yapmaya niyet ediyorum" diyerek yapması müstehaptır. * Sa'yini yedi şavt olarak Safa'da başlayıp Merve'de bitirir. Sa'y yaparken mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur'an okur. İki yeşil ışık arasında "hervele" yapar. Sa'yi tamamlayınca Merve'de dua eder. * Umre'nin sa'yi vaciptir. Terk edilirse dem gerekir. * Berberde veya evde veya otelde saç tıraşı olur veya saçlarını kısaltır, böylece ihramdan çıkar ve bu şekilde umre ibadetini yapmış olur. * Kadınlar, remel ve hervele yapmazlar. Tekbir, tehlil ve telbiyede seslerini yükseltmezler. İhramdan çıkmak için saçlarının ucundan parmak ucu kadar kesmeleri yeterlidir. Kadınlar adetli iken tavaf yapmazlar. Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac İlmihali ve Umre Rehberi kitaplarından faydalanılarak hazırlanmıştır Kur'an-ı Kerim bizlere yaratılışta, hak ve sorumlulukta erkeklerle eşit konumda olan bir kadın portresi çizmektedir. Kadınlar hem Allah'ın kulu olması bakımından, hem temel haklar ve sorumluluklar bakımından erkeklerle aynı seviyede olmakla birlikte aralarında herhangi bir farklılık da gözetilmemektedir. Konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de Ahzap suresinin 35. Ayeti Kadın ve erkeği birlikte muhatap alması bakımından dikkat çekicidir “Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlara, mümin erkelerle mümin kadınlara, sadık erkeklerle sadık kadınlara, sabırlı erkeklerle sabırlı kadınlara, Allah’tan hakkıyla korkan erkeklerle Allah’tan hakkıyla korkan kadınlara, iffetlerini koruyan erkeklerle iffetlerini koruyan kadınlara, Allah’ı çok anan erkeklerle Allah’ı çok anan kadınlara şüphesiz ki Allah onların hepsine mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” Yine konuyla ilgili olarak, Yüce Rabbimiz “Mümin olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar” Nisâ, 4/ 124. buyurmaktadır. İnsanın diğer varlıklardan farkını ve değerini ortaya koymak için Kur'an-ı Kerim'de ifade edilen halife sıfatında da kadın ve erkek ayrımı gözetilmemiştir. “Kadın ve erkek için Allah katında daha değerli olmanın yegâne ölçüsü ise sadece takvadır. Yani Allah’a karşı gelmekten sakınmak ve bütün boyutlarıyla sorumluluklarının gereğini yerine getirmektir. İbadetler konusunda da Cenab-ı Hak kadın ve erkek arasında bir ayrım gözetmemiştir. Efendimiz sas de kadınları sadece dinlerini öğrenmeleri konusunda değil, aynı zamanda ibadetlere iştirak etmeleri konusunda sürekli teşvik etmiştir. Bu bağlamda kadınların umre ibadetine katılmaları ve bu ibadetin sevabından ve bereketinden mahrum olmamaları dinimizin kadınlara verdiği değer boyutuyla ele alınmalıdır. Bununla birlikte bazı ibadetlerin uygulanmasında kadın ve erkek arasında bir takım farkların olması da Kur’an’ın ve Hz. Peygamber sas’in uygulamaları ve tavsiyeleri ile sabit olmaktadır. Aşağıda da umre ibadeti esnasında kadınların ibadete dair uygulamaları hususunda bazı farklılıkları sıralanmıştır. Umrenin yerine getirilişi açısından kadınlarla erkekler arasında görülen farklar şunlardır 1. Kadınlar için erkeklerde olduğu gibi özel bir ihram kıyafeti söz konusu değildir. Kadınlar umre esnasında da elbise, başörtüsü, çorap, ayakkabı gibi her zaman giydikleri kıyafetlerini giyerler. Yalnızca yüzlerini örtmezler. 2. Telbiye, tekbir, tehlil, salâvat okurken ve dua ederken erkeklerin yaptığı gibi seslerini yükseltmezler. 3. Remel ve Hervele yapmazlar. 4. İzdiham olan yerlerde mümkün olduğu kadar erkeklerin arasına girmemeye özen gösterirler. Özellikle namaz kılarken, erkek safları arasında kalmayıp kadınlara ait yerlerde namaz kılarlar. 5. Âdetliyken ihrama giren veya ihrama girdikten sonra âdet görmeye başlayan hanımlar, umrelerini özel günleri geçtikten sonra yaparlar. Âdetleri devam ettiği sürece dua, tesbihat ve zikir ile kutsal iklimdeki vakitlerini değerlendirirler. Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac İlmihali, Haccı Anlamak ve Umre Rehberi eserlerinden istifade edilerek hazırlanmıştır Semboller dini hayatımızda çok büyük anlamlar ifade eder. Bu bağlamda kutsal topraklarda umre yolcularının göreceği semboller, onların dini hayatında bir takım değişiklikleri de beraberinde getirir. Umre yolcusunun semboller üzerine tefekkür etmesi ve sembollerle kuracağı duygusal bağ, hayatları boyunca etkisini devam ettirecektir. Bu sebeple umrenin hikmeti ve kutsal topraklarda bizzat görerek ve yaşayarak müşahede edeceği sembollere ait bilgilerin bilinmesi umre yolcusu için çok önemlidir. Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak Arefe ve bayram günleri ile teşrik günlerinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu beş gün hac g ünleridir. Bir yılda birden fazla umre yapmakta bir sakınca yoktur. Umrenin faziletine ilişkin bazı hadis-i şerifler ikisinin anlamı şöyledir “Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.” Müslim, Hac, 437 Hadis No1349 “Ramazan’da yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir.” İbn-i Mace, Menasik, 45 Hadis No2991 ÇAĞRIYI ANLAMAK وَأَذِّن فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ ﴿٢٧﴾ İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.» Hac, 22/27 Çağrı Allah’ın emriyle ilk önce Hz. İbrahim as tarafından yapılmış daha sonra Hz. Peygamber sas tarafından yenilenerek ebedileştirilmiştir. Hacca gidebilecek güç ve imkanı bulabilen Müslümanlar bu çağrının muhatabıdır ve gecikmeden bu çağrıya kulak vererek davete icabet etmelidirler. TELBİYE Telbiye; seferberlik emrine uyarak cephe için gerekli hazırlıklarını tamamlamış, üniformasını giymiş, silahını kuşanmış bir askerin, komutanının huzuruna çıkarak “Emret komutanım!” diye tekmil vermesine benzer. İhram zırhını giyen hacı, “Buyur Allah’ım, buyur! Emrindeyim buyur!” derken, Kâbe’sine çağıran Rabbinin, huzurunda olduğunu hisseder. “Davetini duydum, emrine uydum, huzuruna geldim, bütün benliğimle ve içtenliğimle emrindeyim!” der ve bunu birçok davranışıyla günlerce ispatlamaya çalışır. İHRAM İhram sadece bir kıyafet değişikliği değildir. İhram, aslında yapılmasına müsaade edilen bazı söz, fiil ve davranışların, hac ve umre yapacak kişiler için belli bir süre Allah ve Resûlü’nün getirdiği yasaklar çerçevesinde “haram kılınması” demektir. İhram, makamdan, mevkiden ve tüm imtiyazlardan soyunmanın simgesidir. Hacca gelenler, sosyal ve ekonomik statülerini gösteren dünya elbiselerini, makam ve mevkilerini ortaya koyan üniformalarını, zevklerini, kültürlerini ve karakterlerini yansıtan her türlü süs ve ziyneti bir kenara bırakıp, Allah önünde herkesin eşit olduğunu sembolize eden iki basit giysiye bürünmüş olurlar. Artık dünyevî elbiseler çıkartılmış, sadece kimlikler, kişilikler ortaya konulmuştur. Çoğu zaman karakterleri örten, şahsiyetleri gizleyen süslü elbiseler atılmış, “takva elbisesi” esas alınmıştır. Burada bürünülen iki parça kumaş da sadece eşitliği sağlamaya ve avret yerlerini örtmeye yöneliktir. Zaten Mîkât ile başlayan bu kutsal yolculukta asıl giyilmesi gereken elbise de, takva elbisesi, yani sorumluluk bilincidir. “Takva elbisesi daha hayırlıdır.” A’râf, 7/26 MİKAT Mikat; Huzura çıkmadan önce son kontrol noktasıdır. Dolayısıyla mîkât mahalline gelindiğinde, büyük randevuyu, Allah ile buluşmayı ve O’na kavuşmayı simgeleyen hac başlar. Mîkât mahalline girildiğinde ve orada niyet edildiğinde artık çıkış emri verilmiş, milyonlarca hacı arasında yapılacak takva maratonu başlamıştır. KA’BE Kabe insanlar için kıyam yeridir. Ayağa kalkıştır. Diriliştir. Kabe tevhidin sembolüdür, Müslümanların ata yurdudur, onları bir araya getirir birleştirir. Kıble bir duruştur, aidiyettir, medeniyettir. Kıbleye yönelen Müslümanlar, İslam medeniyetine ait olduklarını ilan etmiş olurlar. Kâbe’yi ziyaret, Kâbe’nin Rabbini ziyarettir. Kâbe’ye fiziki yakınlığın, Allah’a manevi yakınlığa vesile kılınması ve bu yakınlığın bir ömür boyu devam ettirilmesi önemlidir. MÜLTEZEM Mültezem ısrar etme yeridir. Kapıyı ısrarla çalmaktır. • İster Kabenin kapısına veya eşiğine isterse Kabenin duvarlarına veya örtüsüsüne sarılarak ağlasın Hatalarıma rağmen başka bir yere değil senin kapına geldim; benim günahım çok, ama senin merhametin daha çok! Beni affetmeden buradan ayrılmam Ya Rabbi!» diye yakarış yeridir. Yaramazlık yapan çocuğun kendisini affettirmesi için annesinin eteğine yapışması, ve yavrusuna kıyamayan annenin çocuğunu bağrına basması gibidir MÜLTEZEM… MAKAM-I İBRAHİM Hacı, kılacağı tavaf namazı öncesinde veya sonrasında, Hz. İbrahim misali, Allah’ın nazargâhı olan kendi gönül evini yeniden inşa ederken hangi iskeleleri kullanacağını, ayağının hangi sağlam temellere basması gerektiğini düşünmelidir. TAVAF TAVAF, Kâ’be sola alınarak yapılır Böylece insanın kalbi ile Allah’ın evi karşı karşıya gelir. Kalbin Kâ’be tarafında olması tavafın kalpten, gönülden olması gerektiği anlamına gelir Allah insanların kalbine bakar kalıbına değil….. Birinin etrafında dönmek ona bağlılığı gösterir. Yakarışlar bu nedenle içtendir. Tıpkı namaz kılarken olduğu gibi, Kâ’be’nin etrafında tavaf ederken de insanlar arasında hiçbir ayrım yoktur. Burada müminler eşitlenir. Burada tevhidin simgesi olan birlik vardır. Burada müminler denizinde kaybolmak ve toplulukta erimek gerekir. Tavaftaki her dokunuş bir duadır. Hacı, tavaf esnasında Allah’ın huzurunda olduğunun bilinciyle, O’na yaraşan bir tazim ve hürmet, korku ile ümit arası bir muhabbet içerisinde olmalıdır. Kâ’be Allah’ın evi, kalpler ise, O’nun nazargâhıdır. Tavaftaki 7 şavt kesretten kinayedir, ömür boyunca sonsuz defa O’nun etrafında dönmeyi onun yolunda olmayı ifade eder. Evrendeki her şey tavaf halindedir, yani dönmektedir. Sanki her biri kendilerini var eden yaratıcıya ibadet etmektedir. Kâ’be’nin etrafında tavaf eden on binlerce Müslüman’ın oluşturduğu tablo, bir galaksinin, milyarlarca yıldızıyla dönüşünü andıran bir manzara gibidir. Bu bakımdan tavaftaki manevî hazzı tam anlamıyla elde edebilmek için kendimizi yörüngeye bırakmak gerekmektedir Remel ve Izdıba Müminlere karşı mütevazi ve merhametli, düşmanlarına karşı ise güçlü ve gösterişli olmayı öğretir. HACER’ÜL ESVED Hacerül Esved’i selamlama, kulun Allah’a vermiş olduğu ahdi yenilemesi anlamına gelir. Ruhlar aleminde verdiği sözü bu kez Kâ’be’de, beytin sahibinin önünde yenilemektir. Hacerü’l Esved adeta bir barkot okuyucu gibi onu selamlayanların avuç içlerini okuyarak ahdi yenilediklerine şahitlik eder. SA’Y Sa’y Safa ve Merve tepeleri arasında bir arayış, ibadet anlamı taşıyan bir yürüyüştür. Anne sevgisi ve şefkatinin Hz. Hacer validemizde kendini gösteren şeklini yad etmek ve yeni İsmailler yetiştirme gayretinde olmaktır. Kendi İsmaillerimizi yavrularımızı ve Ümmetin İsmaillerini kurtarmak için çabalamalıyız. İlahi rahmetten istifade etmek için gayret göstermektir. Çünkü Hz. Hacer örneğinde görüldüğü gibi çabalamadan nimet elde edilemez. ZEMZEM Hz. İsmail yerden çıkan su ile hayata tutundu. Bizler de semadan gelen Kur’an’la hayatta tutunacağız. Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail Kâ’be’yi ibadet için temizledikleri gibi, tavafla gönüllerini temizleyen hacılar, zemzemle midelerini yıkamayı da ihmal etmeyeceklerdir ve hayatlarının kalan kısmında da midelerini haram lokmayla kirletmemenin mücadelesini vereceklerdir. Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Hazırlık Kursları Çerçevesinde hazırlanan sunumlardan istifade edilerek hazırlanmıştır UMREDE SAĞLIK HİZMETLERİ Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından umre yolcularımıza verilen seyahat ve konaklama hizmetinin yanı sıra Suudi Arabistan yetkili makamlarının belirlemiş olduğu yetkiler çerçevesinde sağlık hizmeti de verilmektedir. Kurumumuz hac döneminde hastane, umre döneminde ise sadece 'sınırlı poliklinik' şeklinde sağlık hizmeti sunmakla yetkilidir. Poliklinik hizmetinin yetersiz kaldığı durumlarda umre yolcuları direk olarak Suudi Arabistan hastanelerine gidebilmekte ve kendilerinden herhangi bir ücret alınmamaktadır. Aşağıda umre yolcularına, kutsal topraklarda sağlıkla ilgili dikkat etmeleri tavsiye edilen bazı hususlar ifade edilmiştir. Aşağıda hacılarımıza ve umrecilerimize yönelik, kutsal topraklarda sağlıkla ilgili dikkat etmeleri gereken bir takım tavsiyeler yer almaktadır. BULUNDURULMASI FAYDALI OLAN MALZEMELER Şu malzemeleri yanınıza almakta fayda vardır Seccade, maske, ortopedik terlik uzun yürüyüşlere müsait, normal terlik, ortopedik havadar ayakkabı, yeteri kadar pamuklu iç çamaşırı, havadar, pamuklu, bol kıyafetler, lastiği sıkı ve dar olmayan veya lastiksiz çoraplar, patik, şapka, güneş gözlüğü, hırka veya mont, kişisel hjyenik malzeme, yara bandı, tırnak makası, makas, tarak, tıraş malzemeleri, diş fırçası, diş macunu, diş protezi saklama kabı, şampuan, sabun vs. özellikle alerjisi ve hassas cildi nedeniyle her markayı kullanamayanlar için, alkolsüz el temizleme jeli ve ıslak mendil, sıvı sabun, kâğıt sabun, pişikler için koruyucu krem, koruyucu boğaz pastilleri, tansiyon ve şeker ölçüm cihazları ve çubukları, Tansiyon ve şeker hastaları için özel diyabet ayakkabısı ve burnu kapalı ortopedik terlik şeker hastaları için. EGZERSİZLE İLGİLİ TAVSİYELER • Hac süresince, alışageldiğiniz günlük normal hayatınızdan çok daha fazla hareket halinde olmanız gerekecektir. Özellikle Arafat sonrasında Bayramın l. günü kalabalık ve zorlu bir yolda 3-4 km yol yürümek zorunda kalabilirsiniz. Bu mesafe 11 km’ye kadar çıkabilir. • Bu nedenle, hac öncesinde mesafe ve süreyi her gün biraz daha artırarak egzersiz yapmalısınız. En az l saat süresince ya da 5 km mesafeyi dinlenmeden, sürekli yürüyebilir hâle gelmelisiniz. • Bu egzersiz size kutsal topraklarda zamanınızı en verimli şekilde, ibadete ayırabilmeniz açısından çok faydalı olacaktır. Yolculuk Sırasında; • Yolculukta uzun süre sabit oturmayınız, mümkün olduğunca ara sıra dolaşınız. • Ayak, diz, omuz, dirsek gibi eklemlerinizi, zaman zaman dairesel hareketlerle oynatınız. • Özellikle bacağınızın diz ile ayak bileği arasındaki bölümünü baldırlarınızı sık sık ovalayınız. • Zaman zaman bacaklarınızı karnınıza doğru çekip bırakınız. • Ayaklarınızı, arabada gaza basar gibi yapıp bırakınız ve bu hareketi çokça yapınız. GENEL TAVSİYELER Temizlik imanın gereğidir. Bu nedenle ortak kullanım alanları temiz tutulmalı, kirletilmemelidir. Yediklerine dikkat etmeli, güneş, klima ve hava akımına karşı sağlığını korumalıdır. Hem sağlık, hem de israf açısından zararlı olan sigara alışkanlığına, bu mukaddes iklimde son verilebilir. İhram içerisinde dahi sigara içilmesi, ihram yasaklarının yeterince anlaşılmadığının göstergesidir. Özellikle yaşlı, kilolu, tansiyon hastası, kalp ve solunum yetersizliği olan hacılarımız, hayli yüksek olan ve yorucu bir tırmanışı gerektiren Hira ve Sevr mağaralarına kesinlikle çıkmamalıdır. Özel ilaç kullananlar veya hastalıkları için özel ilgi gerekenler, bu durumlarını arkadaşlarına ve ilgililere mutlaka bildirmelidir. Dışarıdan alınan yiyecek ve içeceklere dikkat edilmeli; hijyen ve sağlık kurallarına uygun olmayan gıdaları tüketmekten kaçınılmalıdır. Sağlığımıza dikkat etmeli; güneş çarpması, klima dokunması gibi sağlığa zarar verecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır. • Kalabalık ortamlarda özellikle Mescid-i Haram ve Arafat’ta maske kullanınız. • Hapşırma veya öksürme sırasında ağız ve burnunuzu mümkünse tek kullanımlık kâğıt mendil ile yoksa öncelikle kolunuz, olmazsa elinizle kapatınız. Ardından hemen elinizi yıkamayı ihmal etmeyiniz. • Başkalarıyla özellikle hasta olanlarıyla öpüşmekten, tokalaşmaktan kaçınınız. Bundan kaçınamadığınız durumlarda, mutlaka ilk fırsatta ellerinizi ve yüzünüzü yıkayınız. • Her an elinizi yıkama imkânı bulamayabilirsiniz. Bu durumda, yanınızda götüreceğiniz alkolsüz el temizleme jellerini kullanınız. • Her ortamda bulamayacağınızdan, yanınızda küçük sıvı sabun veya normal sabun bulundurunuz. • Çorap giyiniz ve her gün değiştiriniz. • Çıplak ayakla dolaşmaktan sakınınız. Ortopedik terlik ve ayakkabı kullanınız ve çorapsız giymeyiniz. • Terlikle uzun süre yürümeyiniz. • Dış ortamlarda şemsiye veya şapka / takke ve güneş gözlüğü kullanınız. • Günün çok sıcak saatlerinde zorunlu olmadıkça dışarı çıkmayınız. • Güneş altında fazla kalmayınız, gölge ve serin yerleri tercih ediniz. • Pamuklu bol kesimli ince giysiler ve pamuklu iç çamaşırı tercih ediniz. • Diş proteziniz varsa, gece çıkardığınızda açıkta bırakmayınız ve kapalı kaplarda saklayınız. • İlaçlarınızı serin ve gölgede muhafaza ediniz ve her zamanki vaktinde ve dozunda alınız. Şeker hastaları, ara öğün ve ana yemeklerini mutlaka vaktinde yemelidirler. Burnu açık ayakkabı ve terlik giymemelidirler. • İnsülin kullananlar, bacaklardan değil karın bölgesinden uygulama yapmalıdırlar. MESCİDDE UYULMASI GEREKEN TAVSİYELER Mescitte • Mutlaka seccade kullanınız. • Seccadenizi katlarken rulo yapmayınız, namaz kıldığınız üst yüzü içte kalacak şekilde katlayınız. Poşetine yerleştirip çantanıza koyunuz. • Terliklerinizi çantanıza koyacaksanız mutlaka poşet içinde koyunuz. • Islak çoraplarla mescide girmeyiniz. • Mümkün olduğunca güneş altında durmayınız. • Mecbur kalmadıkça mescitte yatıp uyumayınız. OTELDE UYULMASI GEREKEN TAVSİYELER Otelde Klimaları kullanırken aşağıdaki hususlara dikkat ediniz • Odanıza ilk girdiğinizde klimayı ilk kez çalıştırırken 5-10 dakika kadar bir süre, en yüksek üfleme modunda çalıştırıp pencereleri açınız ve odayı terk ediniz. • Dışarıdan geldiğinizde, birden en hızlı üfleme modunda ve en soğuk derecede çalıştırmayınız. • Hava üfleme yönünü tavana veya duvara çeviriniz. Direkt vücudunuza yönlendirmeyiniz. • Kısa sürelerle en soğuk derecede çalıştırıp kapatma yerine, orta derecede ısı ayarında 22-24° C ile sürekli çalıştırmayı deneyiniz. • Odada bulunmadığınız sürede klimayı çalıştırıp, odaya geldiğinizde en düşük üfleme derecesi ve ideal oda ısısına 22-24° C ayarlayabilir veya kapatabilirsiniz. • Klimaların dışardan aldığı temiz hava yetersiz olduğundan odanızı, sık sık havalandırınız. Banyo ve Tuvaletlerde • Kaygan zeminlere ve terliğinizin kaymayan cinsten olmasına dikkat ediniz. • Klozet tipi tuvaletlerde, ilk seferinde klozet kapağını uygun bir temizlik malzemesi ile temizledikten sonra halkaya oturarak kullanınız. • Genel tuvaletlerde klozet kullanırken oturmak için tek kullanımlık hazır klozet kâğıtları kullanınız, yoksa oturma halkasını temizleyip oturarak kullanınız. • İşiniz bitince her seferinde ellerinizi iyice sabunlayınız ve bol su ile durulayınız. • Her gün duş alınız. • Abdestinizi mümkün olduğunca tuvaletlerde almayınız. • Abdestten sonra ayaklarınızı mümkünse kâğıt havlu ile kurulayınız. Ayaklarınızı ıslak bırakmayınız. • Ayağınızı kurutmadan çoraplarınızı giymeyiniz. • Dışarıdan her geldiğinizde, ellerinizi sabunla yıkayıp durulayınız. • Tavaftan geldiğinizde, ayaklarınızı sabunlu su ile yıkayıp durulayınız. SAĞLIK BİRİMLERİNDE UYULMASI GEREKEN TAVSİYELER Sağlık Birimlerinde • Sağlık hizmetine ihtiyaç duyduğunuzda, otelinize en yakın sağlık ocağına başvurunuz. • Gereksiz başvuruda bulunarak sağlık personelini oyalamayınız. Daha ciddi hastaların hizmete ulaşmasının gecikmesine ve zarar görmelerine sebebiyet vermeyiniz. • İhtiyat için fazladan ilaç alarak israf etmeyiniz. Gerçek ihtiyaç sahiplerini mağdur etmiş olursunuz. • Sağlık ocağı sevk ettiği takdirde hastaneye gidiniz. Sevk edilmediğiniz halde hastaneye gittiğinizde hizmetin aksamasına yol açarsınız. • Bayılma, düşme, ciddi nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi durumlarda din görevliniz aracılığıyla ACİL birimine haber veriniz. • Ambulans gerçekten ACİL hayati tehlikesi olan vakalara hızla ulaşmak için her an hazırda beklemesi gereken bir araçtır. Hastaların hastaneye gitmesi veya taburcu olunca evine dönmesi için kullanılabilecek bir servis aracı değildir. • Baş ağrısı, bel ve adale ağrıları, mide ağrısı, ateş, hâlsizlik gibi şikâyetlerde ya da önceden beri var olan ve acil olmayan hastalıklarda, ambulans talep etmeyiniz. Normal yollardan en yakın sağlık birimine başvurunuz. Aksi halde ambulansı yersiz olarak meşgul edip, gerçekten ihtiyacı olan acil bir insanın hayatını tehlikeye atmış olursunuz. • Mübarek topraklardaki hastaneler, yıllardan beri var olan ve Türkiye’de iken çözüme ulaşamamış sürekli hastalıklarınız için bir araştırma yeri değildir. Sağlık ekibi orada, yeni ortaya çıkan hastalıklarınızı tedavi etmek, eğer bu mümkün değilse Türkiye’ye dönünceye kadar ilerlemesini önlemek için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla görev yapmaktadır. • Hastanede sadece hastalığınızla ilgili birime başvurunuz. “Gelmişken bir de şu uzmana muayene olayım” düşüncesi ile hareket, izdihamı artıran, hizmeti aksatan son derece yanlış bir tutumdur. • Hastanelerin, enfeksiyon bulaşma riskinin yüksek olduğu yerler olması nedeniyle, hasta olmayanlar gelmemeli, işi bitenler de bir an önce hastaneyi terk etmelidirler. • Arafat ve Mina kırsal alan olup, normal sağlık hizmeti ve ilaç verilememektedir. Oralarda sadece acil ve hayati tehlikesi olan vakalara müdahale edilebilmektedir. İlaç ve diğer tedariklerinizi Arafat’a çıkmadan evvel karşılayınız. YEMEK ESNASINDA UYULMASI GEREKEN TAVSİYELER Yemek Sırasında • Yemek öncesi ve sonrası, mutlaka ellerinizi sabunlu su ile iyice yıkayıp bol su ile durulayınız. • Yemeğinizi yavaş yavaş, iyice çiğneyerek yiyiniz. • Dışarıda satılan tavuk döneri ve tavuk etli sandviçler ile pişmemiş yiyecekleri tercih etmeyiniz. • Sulu sebze yemekleri, çorbalar ve iyi yıkanmış meyveleri tercih ediniz. • Meyvelerin kabuğu soyulanlarını tercih ediniz. • Geç vakitte yemek yemeyiniz. Özellikle yatış saatinize 3 saat kala artık bir şey yemeyiniz. • Bol bol su içiniz. Günde 3 litre kadar • Acıktığınızda dışardan yemek yerine, zengin ve dengeli bir besin olan hurma yemeyi tercih edebilirsiniz.
İnsanlar için kurulan ilk ibadet evi, Mekke'de rahmet ve hidayet kaynağı Kabe'dir. İslam'ın beş şartından biri olan haca imkan bulabilen Müslümanın gitmesi farzdır. O halde, hac ve umreye ehemmiyet vermek ve ona büyük bir azimle devam etmek son derece önemlidir. Peki, hadislerde hac ve umrenin önemi hakkında ne söylenir? Sizler için Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlarından birlikte hac ve umrenin önemi hakkında 40 hadisini derledik. Giriş Tarihi 1630 1 40 Hac ve umre'nin önemi hakkında 40 hadis "Zemzem suyu ne amaçla içilirse o yararı sağlar." İbn Hanbel, III, 357; İbn Mâce, Menâsik, 78 2 40 Hac ve umre'nin önemi hakkında 40 hadis "Abdullah b. Sâib anlatıyor Hacer-i Esved ile Rükn-i Yemâni arasında Rasûlullah'ın şöyle dua ederken işittim "Rabbimiz bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru." Ebû Dâvud, Menâsik, 51 3 40 Hac ve umre'nin önemi hakkında 40 hadis "İslâm beş esas üzerine kurulmuştur Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kâbe'yi haccetmek, Ramazan orucunu tutmak." Müslim, Îmân, 21 4 40 Hac ve umre'nin önemi hakkında 40 hadis "Allah, Mekke'yi haram kıldı… O'nun otu koparılmaz, ağacı kesilmez, av hayvanları ürkütülmez, duyuran kişiye verme dışında buluntusu alınamaz." Buhârî, Cezâü's-sayd, 9; Müslim, Hac, 447 5 40 Hac ve umre'nin önemi hakkında 40 hadis "İbn Abbâs ra anlatıyor 'Rasûlullah'a zemzem ikram ettim, ayakta içti.'" Buhârî, Hac, 76, Eşribe, 16; Müslim, Eşribe, 117
İbadetlerin asıl amacı nedir? Hac ve umre nedir, nasıl yapılır? Hac ve umrenin önemi nedir? Hacca giderken dikkat edilecek hususlar nelerdir? Haccın hikmet ve faydaları nelerdir?Hac ve umre ile ilgili hadisler ve hadislerin açıklaması... 1. Ebû Hüreyre der ki Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in şöyle buyurduğunu işittim “Kötü söz söylemeden ve büyük günah işlemeden Allah için hacceden kimse, annesinden doğduğu gün gibi günahsız olarak döner.” Buhârî, Hac, 4 2. İbn-i Ömer’den rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem şöyle buyurmuştur “Allah yolunda gazâya çıkan, hacca ve umreye giden kişiler Allah’ın elçileridir. Çünkü Allah, bu ibadetleri yapmaları için kullarını dâvet etti, onlar da icâbet ettiler. Buna mukâbil onlar da Allah’tan isterler, O da istediklerini verir.” İbn-i Mâce, Menâsik, 5 3. İbn-i Abbâs der ki Nebî şöyle buyurdu “Hac yapmak isteyen acele etsin! Olur ki insan hastalanır, bineği kaybolur veya bir ihtiyaç zuhûr eder.” Ahmed, I, 214; İbn-i Mâce, Menâsık, 1 4. Hz. Ali der ki Resûlullah şöyle buyurdu “Kim, yol azığına ve kendisini Allah’ın evi Kâ’be’ye ulaştıracak bir bineğe sahip olduğu halde haccetmezse, ister yahûdi ister hıristiyan olarak ölsün hiç fark etmez! Bu, Allah Teâlâ’nın Kitâb’ında şöyle buyurmasından dolayıdır Gitmeye gücü yetenlerin Beytullâh’ı haccetmesi ziyârette bulunması, Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır.» Âl-i İmrân 3/97” Tirmizî, Hac, 3/812 5. Ebû Hüreyre’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur “Umre ibadeti, önceki umre ile aralarında işlenen küçük günahlara keffâret olur. Mebrûr haccın karşılığı ise, ancak cennettir.” Buhârî, Umre, 1 Hadislerin Açıklaması Hac; Kitap, Sünnet ve icmâ-i ümmetle sâbit olan en kuvvetli farzlardan biridir. Şartlarına sahip olan mü’minlerin ömürlerinde bir defâ haccetmeleri farzdır.[1] Adanmış olan haccın yerine getirilmesi ve başlanmışken bozulmuş nâfile haccın kazâsı ise vâciptir. Henüz kendisine farz olmamış kişi ile farz haccını edâ etmiş bulunan kimsenin yaptığı hac da, nâfile sayılır. Hac, Hz. İbrâhim’in canı, malı, evlâdı ve her şeyiyle Rabbine gösterdiği tevekkül, teslîmiyet ve itaatin kıyâmete kadar devam edecek en güzel bir sembolüdür. Hac, sâlihlerden teşekkül eden büyük bir kalabalığın, belli bir zaman ve mekânda toplanmasıdır. HACCIN FAZİLETİ Hac; ihram, telbiye, tavaf, sa’y, Arafat’ta vakfe, şeytan taşlama, kurban ve tıraş gibi birtakım sembol niteliğindeki tatbikatı ihtivâ eden, kullukta kemâl ve zirveyi gösteren geniş kapsamlı bir ibadettir. Bu sebeple İslâm’ın beş esâsı içinde, en son o farz kılınmıştır. Birinci hadisimizde, haccın faziletine dikkat çekilmiş ve şartlarına riâyetle edâ edilen haccın, insanı anasından doğduğu gün gibi günahlardan ve bir takım kötü vasıflardan arındıracağı müjdelenmiştir. Resûlullah, Müslüman olurken, önceki günahlarının bağışlanmasını şart koşan Amr bin Âs’a da aynı şeyi hatırlatarak “Müslüman olmanın daha önceki günahları silip süpürdüğünü, hicret etmenin, daha önce işlenen günahları yok ettiğini, haccetmenin de daha önce yapılan günahları ortadan kaldırdığını bilmiyor musun?” buyurmuştur. Müslim, Îmân, 192 Peygamber Efendimiz’e “–Hangi amel daha faziletlidir?” diye sorulmuştu. Resûlullah cevaben, Allah’a ve Resûlü’ne inanmak ile Allah yolunda cihadı saydıktan sonra, üçüncü sırada, Allah katında makbul olan haccı zikretti. Buhârî, Îmân, 18; Hac, 4; Tevhîd, 47; Müslim, Îmân, 135 AMELİN FAZİLETİ Burada şunu hatırlatalım ki, bir amelin fazileti, İslâm’a sağladığı faydanın azlık veya çokluğu nisbetindedir. Bu yönden bakıldığında hac; İslâmî şuur, ibadet heyecânı, birlik ve beraberlik duygusu… gibi pek çok yönden büyük bir ehemmiyet arzetmektedir. Diğer taraftan, amellerdeki üstünlük, değişik açılardan ele alındığında farklılık arzeder. Yukarıdaki rivâyette maksat, Allah’ın dinini yüceltmenin ve O’nun nişânelerine saygı göstermenin faziletini beyan etmektir. Bu da en güzel şekilde ancak iman, cihâd ve hac ile yapılabilir. Resûlullah hac ve umreyi, “bütün zayıfların cihâdı”, “kadınlar için, çarpışması olmayan bir cihat” ifadeleriyle târif etmiştir. İbn-i Mâce, Menâsık, 8; Heysemî, III, 206 Bir gün Hz. Ayşe vâlidemiz “–Ey Allah’ın Resûlü! En üstün amel olarak cihâdı görüyoruz. Biz hanımlar cihat etmeyelim mi?” diye sormuştu. Peygamber Efendimiz “–Fakat sizin için cihadın en üstünü, hacc-ı mebrûrdur” buyurdu. Buhârî, Hac, 4; Sayd, 26; Cihâd, 1 Hz. Ayşe “Bu sözü Resûlullah Efendimiz’den işittiğimden beri haccı hiç terketmedim!” buyurur. Buhârî, Cezâü’s-Sayd, 26 CİHAT KADAR FAZİLETLİ AMEL Yani mebrûr bir hac, cihat kadar faziletli bir amel-i sâlihtir. Haccın “mebrûr” olabilmesi için de, günah ve isyan karıştırmadan, zulüm ve ihânetten uzak durmak sûretiyle, ihlâs ve samimiyetle, kısaca şartlarına riâyetle edâ edilmesi lâzımdır. İkinci hadisimiz, cihâd erleriyle hac ve umreye giden Müslümanları, Allah’ın emrine itaat ve dâvetine icâbet ederek O’nu ziyârete giden ve ihtiyaçlarını arzeden heyetlere benzetmektedir. Cenâb-ı Hakk’ın, kendisine gelen bu seçkin insanlara değer verip dualarını kabûl edeceğinde ve pek çok kıymetli hediyelerle memleketlerine geri göndereceğinde hiç şüphe yoktur. HAC YAPMAK İÇİN ACELE EDİN O hâlde, şartları tahakkuk ettiğinde böyle faziletli bir ibadeti geciktirmemelidir. Zâten âlimlerimizin büyük çoğunluğu, imkânı varken haccı geciktiren kişilerin günahkâr olacağı, bu tehiri uzun yıllar sürdürdüğü takdirde ise şahitliğinin kabul edilmeyeceği görüşündedir. Çünkü bu davranış, Allah’ın emrine ehemmiyet vermeme mânâsı taşır. Diğer taraftan hastalık, imkânların kaybolması ve benzeri mânîler zuhûr ederek insanı bir farzın îfâsından mahrûm bırakabilir. Dolayısıyla üçüncü hadisimizde, hac yapmak isteyenlerin acele etmesi istenmiştir. Nitekim, Akabe Bey’ati’ne katılan on iki temsilciden biri olan Berâ bin Ma’rûr bir sonraki sene hac mevsiminde Mekke’ye geleceğine dâir Peygamber Efendimiz’e vaadde bulunmuştu. Ancak, hac mevsimi gelmeden ölüm döşeğine düştü. Bu durumda âilesine “–Allah’ın Resûlü’ne olan vaadim sebebiyle, beni Kâ’be’ye doğru çeviriniz! Çünkü ben O’na geleceğimi söylemiştim” dedi ve böylece hem hayattayken hem de öldükten sonra Kâ’be’ye yönelenlerin ilki oldu. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz Medîne’yi şereflendirdiğinde, Berâ’yı sordu. Ashâb-ı kirâm “−O vefât etti ve malının üçte birini size vasiyet etti ey Allâh’ın Resûlü! Bir de vefatı iyice yaklaşınca yönünün kıbleye doğru çevrilmesini vasiyet etti.” dediler. Resûlullah “−Fıtrata uygun olan davranışı bulmuş. Bana vasiyet ettiği üçte biri de evlatlarına iâde ediyorum.” buyurdu. Sonra ashâbıyla birlikte Berâ’nın kabri başına gitti, saf bağlatıp cenâze namazını kıldırdı ve “Allah’ım onu affet! Ona rahmet et, ondan râzı ol ve onu Cennetine koy!” diye dua etti. Bkz. Hâkim, I, 55/1305; İbn-i Abdilber, I, 153; İbn-i Sa’d, III, 619-620 HACCA GİTMEYENLERE TEHDİT Dördüncü hadisimiz, imkânı olduğu hâlde hacca gitmeyenler için ağır bir tehdîd ihtivâ etmektedir. Çünkü bu insanlar, güçleri yettiği hâlde ne Allah’ın hakkına riâyet etmiş, ne de sıhhat ve mallarının şükrünü yerine getirmişlerdir. Âdetâ gayr-i müslimlerle aynı tavır içine girmişlerdir. Yahûdi ve Hıristiyanlar gibi bir hayat yaşadıklarına göre, onlar gibi ölmeleri ihtimal dâhilindedir. Çünkü Allah Teâlâ, imkân lûtfettiği kimselerin hacca gitmesini, kendisinin bir hakkı olarak ilan etmiş ve bunu farz kılmıştır. Diğer taraftan hadisimiz, çarpıcı bir üslup ile haccın ehemmiyetini ifade etmekte ve bu konuda ihmalkâr davrananların çok büyük bir günah işlediğini göstermektedir. Nitekim Allah Teâlâ, gücü yettiği hâlde hacca gitmeyenlerin, son derece çirkin bir iş yaptığını ifade etmek üzere, âyetin devamında “Kim haccetmezse” buyurmak yerine “Kim inkâr ederse/küfre düşerse” buyurmuştur. Âl-i İmrân 3/97 Yol, geceleme ve yiyecek masraflarını tedârik eden Müslümanların, gösteriş ve isrâfa kaçmadan mütevâzı bir şekilde yola koyulmaları güzel olur. Hz. Enes’in bildirdiğine göre Resûlullah, erzak ve eşyâsı aynı deve üzerinde olduğu hâlde, sâde bir şekilde hacca gitmiştir. Buhârî, Hac, 3. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Menâsik 4 Bununla birlikte mü’minler, yeterli malları yokken hacca ve umreye giderek başkalarına yük olmaktan da sakınmalıdırlar. İlk zamanlar, Yemenliler hacca giderken yanlarına yol azığı almaz “–Biz tevekkül ehliyiz” derlerdi. Mekke’ye gelince de insanlara el açmak durumunda kalırlardı. Bunun üzerine “...Kendinize yol azığı hazırlayınız…”[2] âyet-i kerimesi nâzil oldu. Buhârî, Hacc, 6; Vâhidî, s. 63 HACCA GİDERKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR Hacca giderken dikkat edilecek hususların başında, helâl kazanç gelir. Haccı helâl mal ile yapmak gerekir. Hacda, Mekke-i Mükerreme’ye varmadan evvel mîkâtlarda ihrâma girilir. Kâ’be’ye ulaşmış olmanın şükrünü îfâ anlamında, Kâ’be’nin etrafında yedi kere dönerek Kudûm Tavafı yapılır. İlk üç dönüşte kısa ve çabuk adımlarla biraz çalımlıca yürünür. Bu yürüyüşe “Remel” denir. Makâm-ı İbrahim’in yanında iki rekât tavaf namazı kılınır. Safâ ile Merve arasında dört gidiş ve üç gelişle sa’y yapılır, günü gelince Arafat’a çıkılır, sonra Müzdelife’ye, oradan Mina’ya gelinir, şeytan taşlanır, kurban kesilir, tıraş olunur ve Kâ’be tavaf edilir. Artık bir daha remel ve sa’y yapılmaz. PEYGAMBERİMİZ NASIL HAC YAPARDI? Enes Peygamber Efendimiz’in haccından bir bölümü anlatırken şöyle demiştir Resûlullah Mina’ya gelince, hemen cemreye gitti ve taşları attı. Sonra Mina’daki dinlenme yerine gitti ve kurbanını kesti. Bu işler bitince, berberi çağırdı ve ona önce başının sağ tarafını, sonra da sol tarafını gösterip “–Buralardan kes!” buyurdu. Daha sonra kesilen saçlarını büyük bir iştiyakla bekleyen ashâbına dağıttı. Buhârî, Vudû’, 33; Müslim, Hac, 323-325 Mübarek topraklarda, İslâm’ın nişânelerinden olan Kâ’be-i Muazzama, Safâ ve Merve Tepeleri gibi kudsî mahallere hürmette kusur etmeyip bilhassa tâzim göstermek îcâb eder. Kâ’be’ye doğru ayak uzatarak oturmak veya yatmak, o mübârek mekânlarda boş ve mâlâyânî konuşmalarda bulunmak doğru değildir. Cenâb-ı Hak, dinin nişânelerine gösterilecek hürmetin, kalplerin takvâsından ileri geldiğini beyan ederek şöyle buyurur “Kim de, Allah’ın şeâirine tâzim gösterirse, şüphesiz bu, kalplerin takvâsındandır.” Hac 22/32 Yolculukta ve mukaddes topraklarda, temizliğe, vakara, sükûnete, teennîye dikkat etmek ve acelecilikten uzak durmak gerekir. Nitekim Allah Resûlü, Arefe günü Arafat’tan Müzdelife’ye dönüyordu. Arka tarafta bazı kimselerin develerini hızlı sürmek için bağırıp çağırdığını ve develere vurduğunu işitti. Bunun üzerine, onlara kamçısıyla işaret ederek şöyle buyurdu “–Ey insanlar, sükûnete riâyet ediniz! İyilik; acele ve hızlı yürümekle kazanılmaz.” Buhârî, Hac, 94; Müslim, Hac, 268 Aynı şekilde, fazileti bildirilen mekanlara ulaşmak için uygunsuz davranışlarda bulunmak, insanları itip kakarak Hacer-i Esved, Makâm-ı İbrâhîm, Ravza-i Mutahhara gibi yerlere varmaya çalışmak, doğru değildir. Zira Efendimiz bizleri, Allah’ın kullarına zarar vermekten sakındırmıştır. Resûlullah, bir gün Hz. Ömer’e, Tavâf esnâsında nezâketle hareket etmesini tavsiye ederek şöyle buyurmuştur “Ey Ömer! Sen güçlü kuvvetli bir adamsın. Hacer-i Esved’e erişmek için insanları sıkıştırıp zayıflara eziyet etme! Ne rahatsız ol, ne de rahatsız et! Tenhâ bulursan Hacer-i Esved’i istilâm et ve öp, aksi takdirde uzaktan el sürüp öpme» işareti yap, kelime-i tevhîd okuyarak ve tekbîr alarak geç!” Ahmed, I, 28; Heysemî, III, 241 HACCIN HİKMET VE FAYDALARI Haccın pek çok fayda ve hikmetleri vardır. Allah Resûlü şöyle buyurur “Hacla umrenin arasını birleştirin! Zira bunlar, tıpkı körüğün demir, altın ve gümüşteki pası temizlediği gibi fakirliği ve günahları giderir.” Tirmizî, Hac, 2/810; Nesâî, Menâsık, 6/2629; İbn-i Mâce, Menâsık, 3 “Hacdaki harcamalara, Allah yolunda yapılan harcamalar gibi bire yediyüz misli sevab verilir.” Ahmed, V, 354-355 “Allah’ın, kullarını cehennemden en çok âzâd ettiği gün, Arefe günüdür. O gün Allah Teâlâ yaklaşır, kullarıyla meleklere karşı iftihâr eder ve şöyle buyurur Onlar ne istiyorlar?!»” Müslim, Hacc, 436; Nesâî, Menâsık, 194/3001; İbn-i Mâce, Menâsık, 56 Yani Cenâb-ı Hak, o vakitte kullarının isteklerini yerine getirir ve dualarını kabûl eder. Diğer bir hadis-i şerifte Resûlullah şu müjdeyi vermiştir “Vallâhi Allah Teâlâ, onu Hacer-i Esved’i kıyamet günü gören iki gözü ve konuşan bir dili olduğu hâlde diriltir, o da kendisini hakkıyla istilâm edenler/selamlayanlar için şahitlik yapar.” Tirmizî, Hac, 113/961 Yine hacca giden kimselerin, fakir ve muhtaç duruma düşmeyeceği söylenmiştir. Abdurrazzak, Musannef, V, 10; Heysemî, III, 208 Hacda insanlar büyük bir ibadet, dua ve zikir tâlimi görürler. Her hareketlerinde Allah’ı hatırlar ve O’nun muhabbetini gönüllerine yerleştirirler. Nitekim Resûlullah “Şeytan taşlamak ve Safâ ile Merve arasında sa’y yapmak, ancak Allah’ın zikrini ikâme etmek için emredilmiştir” buyurur. Tirmizî, Hac, 64/902 İBADETLER NİÇİN YAPILIR? İbadetlerin asıl maksadı olan, Allah’ın emrini yerine getirmek ve O’nun dinini yüceltmek gayreti, hacda ümmet çapında gerçekleşmektedir. Çünkü hac, Müslümanların îtikâd ve amel birliğinin en güzel temsîlidir. Hacılar, peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve sâlihlerin hâlini hatırlayarak tefekküre dalar, onların bulunduğu mukaddes zaman ve mekanlardan feyz alırlar. Büyük bir mânevî tesir altında kalarak ahlâkî kemâle doğru adım atarlar. Tevazû, hiçlik duygusu, sabır, teslîmiyet, yardımlaşma, ihlâs, zaman ve hareket disiplini, ölüme ve kıyamete hazırlık, hiçbir bitki ve canlıya zarar vermeme, kimse hakkında kötü düşünmeme gibi güzel vasıflar elde ederler. Çünkü, dış görünüşü itibariyle bir takım semboller ihtivâ eden hac, hakikatte muhtelif rûhî temrinler yaptıran farklı mekânlardaki farklı davranışlardan ibarettir. Dolayısıyla herkes onun bir veya birkaç yönünden mutlaka istifâde eder. Hacca giden Müslümanlar, aynı zaman ve mekan içinde bir araya gelerek manevî bir ittifak içinde bulunurlar. Birbirlerinin dertlerini ve meselelerini dinler, uzaklardaki kardeşlerine mesajlarını iletirler. Nitekim Resûlullah, câhiliye dönemindeki hac mevsimlerinde bile, kurulan panayırlarda İslâm’ı tebliğ eder, insanlara ilâhî hakikatleri ulaştırırdı. Bu esnâda pek çok sıkıntı, meşakkat ve işkenceye de Allah için sabrederdi. KÜÇÜK HAC NEDİR? Umre de, hac gibi faziletli bir ibadettir. Haccın fayda ve hikmetlerinin bir kısmı onda da mevcuttur. Bu sebeple umreye; “Küçük Hac” denilmiştir. Nitekim beşinci hadisimizde, umrenin faziletinden bahsedilip günahlara keffâret olduğu haber verilmektedir. Dolayısıyla imkan bulabilenlerin umre ibadetinden istifâde etmeleri gerekir. UMRE NASIL YAPILIR? Umre için niyet edilerek mîkatta ihrama girilir, Kâ’be tavaf edilir, Safa ile Merve arasında sa’y yapılır, sonra da tıraş olarak veya saçları biraz kısaltarak ihramdan çıkılır. İmam Ebû Hanîfe’ye göre umre sünnettir ve senenin her günü yapılabilir. Sadece, hacıların Arafat’ta vakfe yaptığı Arefe günü ile Kurban Bayramı’nın dört günü mekruhtur. “Hac ve umreyi Allah için tamamlayınız!”[3] âyeti gereğince, başlanmış olan hac ve umrenin tamamlanması vâciptir. Resûlullah şöyle buyurmuştur “Ramazan ayında yapılan umre, tam bir hac sayılır veya benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar.” Buhârî, Umre, 4; Müslim, Hac, 221 HAC VE UMRENİN ÖNEMİ Hac ve umrenin ehemmiyetini beyan eden şu hadis-i kudsî ne kadar câlib-i dikkattir. Resûlullah, Yüce Rabbinden şöyle nakleder “Allah Teâlâ şöyle buyuruyor Ben bir kuluma sıhhat ve âfiyet ihsân edip rızkını da bol verdiğim hâlde, o her beş senede diğer rivâyete göre dört senede bir bana gelmezse yani hac veya umre ziyâretinde bulunmazsa, o kimse gerçekten mahrum biridir.” İbn-i Hibbân, Sahîh, IX, 16/3703; Heysemî, III, 206 Hac ve umre ziyâretleri esnâsında Medîne-i Münevvere’ye gidip Resûlullah Efendimiz’den feyz almak, onun nûrlu şehrinin lâhûtî havâsını teneffüs etmek ve oralardaki hatırâlardan ders almak da, hiçbir mü’minin müstağnî kalamayacağı çok yönlü ve ecri bol bir kazanç kapısıdır. Efendimiz şöyle buyurmuştur “Vefatımdan sonra beni ziyâret eden kimse, sanki hayatımda ziyâret etmiş gibidir!” Dârekutnî, Sünen, II, 278; Beyhakî, Şuab, VI, 46/3855 “Vefatımdan sonra kim hacceder de kabrimi ziyâret ederse, sanki beni hayattayken ziyâret etmiş gibi olur.” Dârekutnî, Sünen, II, 278; Beyhakî, Şuab, III, 489; Heysemî, IV, 2 “Kabrimi ziyâret edene, şefaatim vâcip olur.” Heysemî, IV, 2. Bkz. Beyhakî, Şuab, III, 488-490/3862 “Şu mescidimde kılınan namaz, Mescid-i Haram hâriç diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır.” Buhârî, Fadlu’s-Salâti fî Mescidi Mekke ve’l-Medîne, 1; Müslim, Hac, 505-510 MEDİNE-İ MÜNEVVERE’NİN FAZİLETİ Yine Peygamber Efendimiz, ibadet maksadıyla ancak üç mescide yolculuk yapılabileceğini ifade ettikten sonra, Mescid-i Harâm, Mescid-i Resûl ve Mescid-i Aksâ’yı zikretmiştir. Buhârî, Fadlu’s-Salâti fî Mescidi Mekke ve’l-Medîne, 1; Müslim, Hac, 511-513 Her Müslüman, Medîne-i Münevvere’ye ayrı bir muhabbet besler. Çünkü orayı Allah Resûlü de severdi. Resûlullah bir seferden dönüp de Medine’nin duvarlarını gördüğünde, devesini hızlandırırdı. Eğer at ve katır gibi bir bineğin üzerinde ise, onu da hemen harekete geçirirdi. Efendimiz’in bu davranışı, Medine’ye muhabbetinden kaynaklanırdı. Buhârî, Fedailu’l-Medine, 10; Umre, 17; Tirmizi, Deavat, 42/3441 Medîne-i Münevvere’nin faziletine dâir daha pek çok rivâyet mevcuttur. Bunlar için Buhârî’nin Sahîh’indeki Fedâilu’l-Medîne kitabına bakılabilir. Dipnotlar [1] Müslim, Hac, 412; Fedâil, 130-131; Nesâî, Menâsik 1/2617. [2] Bakara 2/197 [3] Bakara 2/196. Kaynak Dr. Murat Kaya, Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Erkam Yayınları İslam ve İhsan
Müslüman için İhram Ne Anlama GelirMüslüman için İhram Ne Anlama Gelir?Cahiliyedeki çeşitli Arap kavimlerinin, bir takım gelenek ve görenekleri vardı. Bunlardan biri de, kendisine sığınanı koruyup kollamaktı. Bu koruma için de, bir sınır veya nereye kadar o kişinin veya o kabilenin koruması altında olduğunu açıklarlardı. Buna göre de diğer kabileler tavır alırlardı. İslam geldikten sonra, tüm bu korumaları kaldırarak, kişiyi yalnız ve yalnız Allah'ın korumasına koydu. Kabe bölgesini haram bölge ilan etti. Haram bölgeye girebilmek için de ihram vizesini getirdi. O bölgelere girince ve belli sınırlarından yani mikat yerlerinden itibaren ve belli ölçülere riayet etmeleri ihrama girdikten sonra, ziynet ve refahlık alametleri sayılacak tüm dünyevi şeyler, ona haram kılınır. Hiçbir kokuyu süremez, elbise giyemez, tıraş olamaz, dikişli hiçbir şeyle örtünemez, ziynet olarak yüzük vs. takamaz, cinsi yaklaşımlarda bu yasakların hikmeti, haccın çok ulvi bir ibadet olması ve bu ibadetteki esas amacın, Allah'a yakınlaşmada gösterilmesi gereken azami insan takatinin ve nefsine karşı mücadele azminin ortaya konulmasıdır. Allah için kişinin nelerden soyutlanabileceğinin bir parça dikişsiz bezden oluşan, biri omuza diğeri ise bele takılan, tek renk beyaz, modelsiz, renksiz, şekilsiz sembolsüz, modasız, tasarımsız, tüm gösteriş ve fiyakadan uzak bir elbise, hiçbir defilede boy gösterme cesareti olmayan sadece beyaz kefene benzer.. Her şeyden önce o bir kefendir. Herkesin giydiği ve sırası gelince de giyeceği dikişsiz elbise, günahkarlara pek sevimsiz gelen, beyaz kefen demek, ölmeden önce onu giymektir, kefeni sevmektir, kabullenmektir, ölüme hazırlıklı olduğunu göstermedir. Allah'ın takdirine ram bir remzdir, tek bir kişinin toplum olduğu, tek bir müminin ümmet olduğu şuuruna varmadır, enaniyetin bittiği, kişinin dünyasının son bulduğu, ahiret hayatının başlangıcı olduğunu ortaya koymadır. İhram bir kıyamettir, ölmeden önce ölümü görebilmedir, ölümün insanlar için ne ifade ettiğinin orada sadece maddi bir gözle bakmaya çalışma, Sen oraya Rahman'a doğru yücelmeye istediği yere doğru alçalma,Hep güzellikleri görmeye çalış,Güzellikleri koklamaya çalış,Mina'da Arafat'ta, Müzdelife'de;Mekke'de, Medine'de,Bazı hacıların densiz hareketlerini görme,Şu millet böyle kirli, şunlar namaz kılarken yerinde durmuyor,Şu kavim ne kadar siyah ve kötü görünümlü diye kalbinden geçirme,Bunları torunlarına, yeğenlerine, evlatlarına, yarınlarına, hatıra diye saklama,Senin bunların yerine anlatacağın yarınlarına bırakabileceğin güzellikleri gör,Ne olur, görmeye çalış, biraz çaba, biraz gayret,Nefsine şeytana karşı siperde kazandıklarını heba etme, Oraya giderken şu veya bu millete ait gittin,Oradan dönüşün, ümmet birliğine kaydını yaptır da milliyet yoktur, ümmet vardır, orada bayrak İslam bayrağıdır,Orada şuur Kur'an'ın verdiği şuurdur, Orada muteber olanın, kişinin üstünlük taslaması değildir, Gönül alçaklığıdır,Görünenleri görmek marifet değil,Esas marifet, herkesin görmediğini yayına aldanma, kalbini vesveselerden arındırarak gitmelisin, Mekke'nin müslümanı yüce olduğu gibi şeytanları da şerli kazanılan şeyleri boşa çıkarmak için, her yerden daha fazla mesai harcarlar, İnsi şeytanları devreye koyarak, müslümanın yaptığı her güzel şeyi çirkin, şeytanın hile ve desiselerini güzel göstermeye kesilmesi ile ilgili hayvan katliamı diye çığırtkanlık yaparlar onlar, İbrahim'i ruhtan, İsmail'i teslimiyetten, Hacer'i gayret ve sa'ydan mahrumdur onlar, Kur'an onlar için; sağırdırlar hakkı duymazlar, kördürler hakkı görmezler, dilsizdirler hakkı bahanelerle haccı iptal ettirmek isterler, Hakka isyana davet edilmekte,Gidenleri engelleyemediklerine de, çeşitli vesveseler vererek göndermemek,Orada kin ve düşmanlığa, tefrikaya, kardeşlik ruhuna uymayan şeytani fiillere davet bir takım fiillerle donatılmış sembol ve işaretlerdir. İnsanların Allah'a tam teslimiyet ifade eden bu vecibeler Allah resulü tarafından insanlara tebliğ edilmiştir. Mümin vecd ve teslimiyetle tavaf, vakfe sa'y, tıraş gibi menasikleri, arka planındaki mana ve işaretlerden ziyade, sırf Allah emretmiştir diye yerine getirir.[1]Hac, fiiliyatı pratize etmek için, İslam'ın bir çok esaslarını teşmil bir okuldur, bununla müslüman en yüksek makamlara yücelir,Neleri mi öğrenir?Daimi olan bir ibadet hayatını,Müslümanlara karşı şefkatli olmayı, Kini, düşmanlığı, şiddeti rahmete dönüştümeyi,Allah için gerçek ubudiyyet dersleriniKarşılık beklemeden Allah yolunda infak etmeyi,Allah için kimleri aziz ve kimleri de Allah için hakir göreceğini,Allah için dost edinmeyi ve sevmeyi, Allah'a düşman olana, Allah için düşman olmayı,Hac insan nefsinde bir çok meşairin yeşermesine karşı atıfiyet, dertlerine ortak olma, Allah'ı Resulünü ve müminlerin dostluğunuSadece Allah'a ihlasla yönelmenin,Dünyanın faniliğine aldanmadan, Ahirete hazır olma şuuru,Allah ile yeni bir sayfanın açılmasıdır.[2][1]Said Havva, İslam, 1981, Beyrut, I/191[2] Mehmet Peker, Hacc Nedir?
Hac ve Umre yazılımının genel özellikleri nelerdir? Yayın 26 Temmuz 2018 Yazar berat Yorum 0 Seyahat acentelerin bir kısmı her sezon hac ve umre yazılımları ile ilgili rahat bir yöntem bulmaya çalışmaktadırlar. Eski tip yöntemleri kullanmak işlerin çözümü noktasında değil de daha fazla karışıklıkların ortaya çıkmasına sebep olduğu için yeni çözümler bu sorunu çözmede etkindir. Turasistan, acentelerde kullanılması için hac yazılımı yapmaktadır. Aynı zamanda umre yazılımı ile çözüm noktasında etkilidir. Kolay kullanım imkanı sunmasıyla oldukça fazla tercih edilen yazılımlar arasındadır. Özel olarak üretilen bu yazılımlar oldukça kullanışlı ve sadedir. Yazılımda ki amacın kolay kullanım imkanı sunmasıyla takibi kolay olmaktadır. Basit Bir Şekilde Hac ve Umre Turları Kontrolü Yazılımların hazırlanmasında profesyonel olarak hazırlanması ile acentenin ihtiyacı olan ihtiyaçların tamamını karşılamaktadır. Vize firmaları ile hızlı bir şekilde entegrasyon sunması ile hızlı ve pratik vize işlemlerini yapma imkanı vermektedir. Umre yazılımı ile ekranda bayi, müşteri, turlar ve transfer ile ilgili olarak ayrı işlemler yaparak basit bir şekilde yapılmaktadır. Hac yazılımı açısından rapor verme olanağı sunması yönüyle de olumlu yönlerini ortaya çıkarmaktadır. Hac ve Umre Yazılımının Genel Özellikleri - Müşteri hizmetleri - Planlama - Muhasebe ve tahsilat - Firma İşlemleri ve İnsan Kaynakları - Vize ve Pasaport - Online müşteri kayıt sistemi ve tahsilatı - Müşteri ve Tur Yönetimi - Biletleme ve hızlı raporlama işlemleri - Maliyet durum göstergesi - Panelde Turasistan Yönetim İmkanı sunmaktadır. Etiketler hac yazılımı umre yazılımı turasistan
hac ve umrenin ortak özellikleri